15 Temmuz İhaneti Devam Ediyor

Veysi ERKEN

“İnsanlardan öylesi vardır ki dünya hayatı konusundaki sözleri senin hoşuna gider; o, hasımların en yamanı olduğu halde kalbinde olana Allah’ı şahit de tutar. Hâkimiyeti aldığında ise ülkede bozgunculuk çıkarıp ürünleri ve nesilleri yok etmeye çalışır. Allah bozgunculuğu sevmez. Ona, "Allah’tan kork!" dense gururu kendisini günaha sürükler. Ona cehennem yeter! Orası ne kötü bir yataktır! İnsanlardan öylesi de vardır ki, kendisini Allah’ın hoşnutluğunu kazanmaya adamıştır. Allah, kullarına çok şefkatlidir. Bakara 204-207” Cenabı Allah fesatçıları ve onlara karşı mücadele edenleri böyle tavsif ediyor.

Fesatçılar hoşa gidecek ifadelerle milleti kandırarak hem nesli hem de harsı bozar. Bir kısım insan ise sırf cenabı Allah’ın rızasını ve hoşnutluğunu kazanmak için mücadele eder.

FETÖ denilen hain şebeke hem neli hem de harsı bozmuştur. Cenabı Allah’ın rızasını ve hoşnutluğunu kazanmak isyenler de hep onlarla mücadele etmiştir.

Bu mücadele yıllardır devam eden bir mücadeledir. Bundan sonra da devam edecektir.

Dolayısıyla 15 Temmuz ihanetini bu şekilde okumak lazım. Bir tarafta küresel haydut siyönist haçlı zihniyetinin fesatçıları olan FETÖ, bir tarafta tanklara, bombalara karşı direnerek cenabı Allah’ın hoşnutluğunu ve rızasını kazanmaya çalışan halk.

Evet, !5 Temmuz ihanet kalkışmasının üzerinden üç yıl geçti.

Bu tür ihanet faaliyetleri yeni değildir ve bitmiş de değildir.

Tarihi doğru okursak bu tür ihanet hareketleri her daim olmuştur.

Ta Hz. Peygamber (s.a.v.) döneminden itibaren nifak ve ihanet hareketleri olmuştur ve olmaya devam edecektir.

15 Temmuz ihaneti tamamen Abdullah bin ubey karakterli münafık haşhaşilerce gerçekleştirilmiştir.

Tabii ki, bu ihanetin ana merkezi Siyonist haçlı zihniyetinin tapınaklarıdır. Bugün FETÖ denilen yapı tamamen bir tapınakçı örgütlenmesidir.

Bundan dolayıdır ki, bu tür ihanet şebekeleri ile yapılacak mücadelenin doğru zeminde olması ve doğru yöntemlerle icra edilmesi gerekir.

Aksi takdirde köstebek gibi bu nifak ve yıkım hareketlerinin hainleri bitirilemez ve millete zarar vermeye devam ederler.

Aradan üç sene geçmesine rağmen tapınakçı fetöcü yapıyla doğru bir şekilde mücadelenin yürütülmediğini düşünüyorum.

Bu tür lanetli yapılarla mücadelenin yapılabilmesi için öncelikle amaçlarının sapıklığını millete anlatılması gerekir.

Bu yapı gayrı İslami bir amaca sahip olduğu gerçeği hala topluma anlatılabilmiş değildir. Bu sebeple gerçek anlamda İslami duygularla lanetli yapıya iltisaklı olmuş veya iyi niyetle onların faaliyetlerine katılmış ve yardım etmiş olanların ekseriyeti kendilerini ve o yapıyı sorgulamıyorlar. Bilakis o yapının elemanlarının mağdur edildiği propagandasını yapıyorlar.

Birinci yanlışlık budur.

Şayet FETÖ diye adlandırılan bu lanetli yapının sapık amacı halka anlatılabilmiş olsaydı örgütteki çözülmenin daha hızlı olacağını görebilirdik.

Umarız ki, mücadele bundan sonra doğru yapılır.

Aradan üç sene geçmesine rağmen halk arasında bu yapının korunduğu anlayışı hâkimiyetini devam ettiriyor.

Özellikle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın tasnifini esas alacak olursak bu alçak anlayışın tepe elemanlarının korunduğu anlayışı gittikçe yaygınlaşmaktadır.

Cumhurbaşkanı bu yapıyı ibadet, ticaret ve ihanet katmanlarına ayırarak topluma anlatmaya çalışmıştı.

Ki, bu ifade doğruydu.

Özellikle ihanet katmanı ibadet katmanını köle gibi kullanarak imkân ve kabiliyetlerini ticaret ve ihanet katmanlarına aktarıyordu.

Bugün halkın nazarında ibadet katmanının mağdur edildiği, ticaret içinde olanların kollandığı, ihanet katmanının bir kısmının yurt dışına kaçmalarına müsaade edildiği, bir kısmının da bürokrasi ve yakın çevrede muhafaza edildiği anlayışı hâkimdir.

Halkın arasında bu anlayışın yaygınlaştırılmasında ve ekonominin daha da kötüleşeceği korkusunun artmasında haşhaşi fetö ihanet şebekesinin daileri ( propagandist) etkin rol oynamaktadır.

Bu propagandaların sonucu 31 Mart ve 23 Haziran seçimlerinin sonuçlarına yansımıştır.

Bunu görmek lazımdır.

Bugün 15 Temmuz 2019.

Bu millet, tepesine kendisine emanet edilen silahları doğrultacak, bombaları yağdıracak kadar ihanetin bataklığına saplananlara karşı bu millet tankları elleriyle durduracak inanca sahiptir.

Bu inanç ve duygu seli bitirilmemelidir.

Bu millet şehadet şerbetini içecek kadar imanlıdır.

Bunlar önemli şeylerdir.

Yeter ki, yöneticilerin kendisini aldatmadığına kani olsun.

Bu minvalde milletin yöneticilerden beklentisi dürüstlük ve adalettir.

Dolayısıyla haşhaşi yapının korunduğu, fetö borsasının devrede olduğu ve bu lanetli yapının elemanlarının yönetim ve istişare birimlerine getirildiği anlayışı kırılmadıkça adalet sağlanmaz, yönetime güven artmaz.

Unutulmamalıdır ki, bu millet her vasat ve şartta kendi hak ve hukukuna sahip çıkmakla birlikte güvenmediği yönetimi terk eder.

Millet sabırlı ve sadıktır.

Yönetim de millete karşı dürüst, Salih ve sadık olduğunu göstermelidir.

Yönetim bu niteliklerini göstermez ise direniş anlamını kaybeder, diriliş gerçekleşmez.

Selam ve Sabırla…