Bilgi ve Beceri Edinme Hakkını Kısıtlayan Eğitim ve Geçiş Sistemi

Veysi ERKEN

Türkiye İslam ve Mazlum coğrafyaların “kalb”i ve “Beyni”dir. Buna inanıyorum.

Siyonist haçlı zihniyeti bu sebeple asırlardır saldırıyordur. Piyonlarını kullanıyor. Taşeronlarını devreye sokuyor. Köpeklerini besliyor.

Bu bilinen bir gerçektir.

Saldırılar, ihanetler ve kancıklıklar dün olduğu gibi bugün devam ediyor ve Türkiye var oldukça devam edecektir.

Bir başka ifade ile bizler “Habil” olmaya devam ettikçe “kabil” ruhlu Siyonist haçlı zihniyeti doğrudan veya dolaylı bir şekilde soykırımvari saldırılarını devam ettirecektir.

Ekonomide, siyasette, ticarette, sanatta, sanayide bu saldırılar sürüyor. Devam edecektir.

Bana göre en büyük saldırı zihniyetin oluşumunu sağlayan eğitim sahasında gerçekleşmiş ve zihniyetimiz rayından çıkarılmıştır. Zihniyetimiz soykırıma tabi tutulmuş ve maalesef büyük oranda gerçekleştirilmiştir.

Dün zihniyetimizin temelinde fıkıh vardı.

Tafakkuhumuz, tedebbürümüz, tefekkürümüz, taakkulumuz ve tezekkürümüz bir zemin üzerinde gerçekleşiyordu. Bu zeminin ilkeleri Kur’an ve sünnet idi. Bu kaybettirildi.

Bu konuyu defalarca dile getirdim ve yazdım.

Misal teşkil etsin diye eğitim (doğru ifadesiyle maarif) olgusunu tekraren yazayım.

Bizim düşünme zeminimize göre bilen bilmeyenle müsavi değildir. Bizim tefekkür zeminimize göre bilgiye, bilginin beceriye dönüşüme erişim herkesin hakkıdır. Bunun önüne konulan her bariyer ve takoz zulüm sebebidir.

Bilgi edinme ve beceri geliştirme alanları devletin tekeline alınmışsa, devletin bir tek görevi vardır.

Bilgi edinme alanlarının “kapasite” ve “kalite”sini oluşturmaktır.

Birey kendi, ilgi, zekâ, kapasite ve tercihlerine göre bilgiyi ve beceriyi edinebilmelidir.

Bireyin önünde geçiş sınavı ve bir alanı tercih sınırlaması getirilmemelidir. Birey istediği zamanda, dilediği bilgi alanlarından istifade edebilmeli ve bu bilgileri mesleğe dönüştürebilmelidir.

Daha açık bir ifadeyle birey istiyorsa aynı zaman diliminde hukuk, mühendislik, tıp vs. bölümlere gidip kaydını yapabilmelidir. Kaydı hiçbir gerekçe ile silinmemelidir.

Kapasite, yetenek, zekâ gibi sebeplerle tek bölüm seçmek istiyorsa onu da yapabilmeli veya hiç faydalanmak istemiyorsa zorlanmamalıdır.

Maalesef düşünme zeminimizi kaybettiğimiz ve zihniyetimiz dönüştüğü için bugün öğrenmek isteyenlerin önünde YKS gibi bariyerler oluşturuyoruz

Bireylerin önüne YKS dediğimiz sınavı bariyer olarak koyduğumuz yetmezmiş gibi bir de hukuk bölümü için ilk şu kadar bin’e, mühendislik için şu kadarlık dilime ve şu puan türüne sahip olman gerekir diyoruz ve bununla övünüyoruz.

Kısaca kast sistemini oluşturmakla övünüyoruz.

Hani merhum Cem Karaca’nın bir ezgisi vardı ya. “İşçisin sen işçi kal”

Bugün maalesef işçilikten kurtulmak isteyenlerin hakkını gasp ediyoruz.

Böylelikle ilahi emri çiğnemiş oluyoruz.

Hududullahın yerine kendi hudut ve tahditlerimizi ikame ederek bilgiye erişimin önüne setler oluşturuyoruz.

Hasılı kelam bütün güç ve iktidar sahiplerine sesleniyorum. Geliniz bu yanlıştan dönünüz.

Bu çağrım bütün kurum ve kuruluşların yönetimlerinedir.

Yasaklarınızla övünmeyiniz. Tek dişi kalmış batı zihniyetinin zemini, ilke ve kurallarıyla düşünmeyiniz.

Sizin göreviniz bize ait zeminde düşünmek değildir. Vazifeniz ve göreviniz “maarif” sistemini herkesi kapsayacak ve fertlere tercih, vazgeçme ve değiştirme hakkını sınırsız şekilde gerçekleştirecek “kapasite” ve “kalite”de oluşturmaktır. Bizim zeminimizde tefekkür olmadıkça maarif alanında reform mümkün değildir.

Aksi durum zulmü devam ettirmektir. Ki, devam ediyor.

Bizim zihniyetimizin amacı çağa damgasını vuracak bilgiye, beceriye ve ahlaka sahip Salih nesilleri yetiştirmedir.

Selam olusun zihniyetimizin zemininde maarif sistemini oluşturma çabasında olanlara.

Selam olusun öğrenmek isteyen bütün bireylerin önünü açanlara.

Selam olsun sınavsız ve sınırsız okul diyebilenlere ve bunun imkânını hazırlayanlara.

Selam ve Sabırla…