Bizler Yüzümüzü Güneşe Değil, HAKK’a Çevirdik

Veysi ERKEN

Herkes inandığı gibi yaşar, en azında yaşamaya çalışır.

Amel bir yönüyle inancın dışa vurumudur.

Son günlerde “amel”e dönüşen ifadeler görüyorum.

Bunlar ülkemizi ve hatta tüm insanlığı mevcuttan daha büyük felaketlere sürükleyecek niteliktedir.

Bilindiği üzere ülkemiz “ince hastalık”tan kurtulmuştur. Temennimiz ülkemizin insanının bir daha “ince hastalık” olarak nitelenen hastalığa duçar olmamasıdır.

Biliyoruz ki, ince hastalığa duçar olan “naçar” hale düşer.

Yine Siyonist haçlı zihniyetinin piyonu ve uşağı olan haşhaşi fetö örgütünün elebaşı örgüt üyelerini “güneşin çocukları” olarak görmesi, telkin etmesi ve onları katliama yönlendirmesi olarak algılanan dışa vurumdur.

Özellikle Musevi asıllı Filozof Tomasso Campenalla tarafından dile getirilen ve erken dönem 'Arz-ı Mevud' teorisi olarak bilinen “Güneş Ülkesi” anlayışını bilenler bu anlayışın vahametini daha fazla idrak eder. http://www.star.com.tr/guncel/teroristbasi-gulenden-orgut-uyelerine-sokaga-cikma-cagrisi-buyuk-savasa-hazir-olun-haber-1342806/ (Bu konuyu lütfen geniş olarak öğrenelim. Bilgi bizim şeytani düzeni bozmamızı sağlar)

Bunlar yetmezmiş gibi yüzümüzü güneşe çevirmemizi isteyenler ortaya çıkmış. Hayrete düşmemek mümkün mü?

Hz. Peygamber bizim yüzümüzü nereye çevireceğimizi bizlere bildirmiştir. Vahyin tebliğcisi olan şanlı peygamberimiz Muhammet Mustafa (s.a.v.) “Allah’ım! (rahmetini) umarak, (azabından) korkarak kendimi sana teslim ettim. Yüzümü sana çevirdim. İşimi sana ısmarladım. Sırtımı sana dayadım, sana sığındım. Senden başka sığınak, senden başka dayanak yoktur. İndirdiğin kitaba ve gönderdiğin peygambere inandım.” Buhârî, “Vudu”, 75, “De'avât”, 6, 9; Müslim, “Zikir”, 56

Davet açık değil mi?

Kamet ve İstikamet belli değil mi?

Nereden çıktı bu davet.

Güneşin çocuklarıyla bir ilgisi var mı?

Tefekkür etmek gerekir.

Bizim Kamet ve İstikametimiz bellidir. Kamet ve İstikametimizi cenabı Allah şöyle belirlemiştir. “Nereden yola çıkarsan çık, yüzünü Mescid-i Harâm yönüne çevir. Bu emir, Rabbinden sana gelen bir gerçektir. Allah, yaptıklarınızdan habersiz değildir. Bakara 149”

“Bilâkis, kim güzel niyet ve davranış sahibi olarak kendini Allah’a teslim ederse rabbinin katında onun mükâfatı vardır. Öylelerine korku yoktur, onlar üzülmeyecekler de. Bakara 112”

“Ve (bana) hanîf (Allah’ın birliğini tanıyıcı) olarak yüzünü dine çevir; sakın müşriklerden olma, diye (emredildi). Yunus 105”

Sevgili dostlar!

Şimdi uyanma vaktidir.

Bazıları yüzün güneşe çevrilmesini İslam öncesine ve bir yönünü Musevi asıllı Filozof Tomasso Campenalla’ya bağlar. Sadece şu bağlantıdaki yazıyı okuyun yeter.

http://www.yenicaggazetesi.com.tr/yuzunu-gunese-donmenin-anlami-47420yy.htm

Bu kadar izahattan sonra demem ve duam o ki, Cenabı Allah bizi, ülkemizi ve tüm insanlığı her türlü “İNCE HASTALIK”tan ve “yüzümüzü güneşe çevirmemizi” isteyen şerlilerden ve efendilerinden korusun.

Bilinmelidir ki, şerlerden, şerlilerden ve şeytanlardan korunmanın yolu, hakikati bilmek, yaşamak ve doğru olanlarla olmaktır.

Bir başka ifadeyle fiili duadır.

Tıpkı Hz. Peygamberin (s.a.v.) .)bize öğrettiği “Allah’ım! (rahmetini) umarak, (azabından) korkarak kendimi sana teslim ettim. Yüzümü sana çevirdim. İşimi sana ısmarladım. Sırtımı sana dayadım, sana sığındım. Senden başka sığınak, senden başka dayanak yoktur. İndirdiğin kitaba ve gönderdiğin peygambere inandım.” Buhârî, “Vudu”, 75, “De'avât”, 6, 9; Müslim, “Zikir”, 56” hayatı yaşamaktır.

Selam ve Sabırla…