Eğitimin Gayesi Salih İnsan Yetiştirmektir*

Veysi ERKEN

“Yiğit düştüğü yerde ayağa kalkar” diye veciz söz vardır.

Evet, bizim düşüşümüz ve inhitatımız “eğitim/maarif” ile olmuş, yükselişimiz olacaksa yine “eğitim/maarif” ile olacaktır.

Bizim medeniyet dairemizin içinde kalanların nimeti kesilmişse bunun müsebbibi bizleriz. Cenabı “Allah İnsanın önünde ve arkasında, Allah'ın var ettiği ve koruduğu düzenin gereği olarak kendisini koruyan kanunlar, korumalar ve davranışlarını zapta geçirmek için nöbet tutan melekler vardır.
Bir millet, sahip olduğu ilahî-insanî değerleri, benliğini, kendilerindeki yüksek hasletleri değiştirmedikçe, Allah o milletin elinde olan nimetleri değiştirmez, sosyal, siyasî ve ekonomik düzenlerini bozmaz. Allah toplumların başına hak ettikleri bir felâket getirmek, onları cezalandırmak istediği zaman da, artık bu felâketin, bu cezanın geri çevrilme imkânı yoktur. Onların Allah'ın dışında, kulları durumundakilerden velileri, koruyucuları, yardım edenleri de bulunmaz. Ra’d/11” buyurmaktadır.

Demek ki biz toplum olarak kendimizi ifsad etmişiz. İnsanı eğitmenin gayesini unutmuşuz. Bu gerçeği Cumhurbaşkanı şu şekilde dile getirmiş bulunmaktadır. “Eğitimin amacının ideal insan yetiştirme, İslam medeniyetinde ise eğitimin ulvi gayesinin, “salih insan”* yetiştirme olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletin inancına, değerlerine, tarihine, kültürüne uygun bir eğitim sistemi inşa etmeden, hiçbir hedefe ulaşılamayacağını söyledi. https://www.tccb.gov.tr/haberler/410/103947/-milletimizin-inancina-ve-degerlerine-uygun-bir-egitim-sistemi-insa-etmeden-hicbir-hedefimize-ulasamayiz- “ evet ifade doğrudur.

Bizim medeniyetimizde eğitimin amacı “kamil insan” yetiştirmektir. Kamil insan amel-i salihi işler. Cenabı Allah asr suresinde “Andolsun zamana ki, insan gerçekten ziyan içindedir. Ancak, iman edip de sâlih ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler, birbirlerine sabrı tavsiye edenler başka (Onlar ziyanda değillerdir) buyurur.

Eğitimin gayesine bu bağlamda baktığımızda cumhurbaşkanının ifadesini kesinlikle doğru buluyoruz.

Doğru buluyoruz da gereği yapılıyor mu?

İşte bu soruya evet dememiz mümkün değildir.

Hepimizin malumudur ki, insan bir çevre içinde büyür, gelişir ve şekillenir. Çevre (vasat) bozuk ise kişinin iyi yetişmesi ve kâmil insana dönüşmesi mümkün değildir. Bu hakikati cenabı Allah “Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve doğrularla beraber olun. Tevbe-119”

Bizim insan yetiştirme vasatımız ve müfredatımız maalesef çürümüştür. Doğrularla değil, eğriler ve yamuklarla beraberiz. Özellikle çevremizi oluşturan her türlü matbuat ve neşriyat (medya, sosyal medya) bizi felakete sürüklemektedir. Dolayısıyla bırakın kamil insan yetiştirmeyi, kendinde var olan insani özellikleri de yok ediyoruz.

Sadece 6284 sayılı kanun ve İstanbul sözleşmesinin maddelerini incelesek bile eğitim-öğretim vasatının (ortam) ve müfredatının ne kadar çürük olduğunu anlarız.

Kısaca “kem alât ile kemalât olmaz” gerçeğini -başta cumhurbaşkanı olmak üzere- kabul etmemiz ve gereğini yapmamız gerekir. Bunun için yapılması gereken ilk iş kâmil insan yetiştirme amacına uygun müfredat ve ortamın hazırlanmasıdır.

Bilinmelidir ki, mevcut yapı ve bürokratlarla kamil ve Salih insan yetiştirilmez. Öncelikle müfredatı ve uydun vasatı inşa edecek insanları görevlendirmek gerekir.

Temennimiz cumhurbaşkanı me3vcut yapının değişimine yol açar ve dünyaya nizamat verecek nesiller yetişir.

Selam, dua ve Sabırla…