Sevdiklerinizle ve sevenlerinizle, sıhhat ve afiyet içinde elemsiz-kedersiz, huzurlu bir bayram idrak etmenizi ve nice bayramlara kavuşmanızı, idrak etmiş olduğumuz ramazan-ı şerifin şefaatine-bereketine kavuşmanızı temennî ederim.  

Bayramlar, afva mağfirete uğrayıp günahlardan kurtulma günleridir. Allahü tealanın rızasına kavuşma günleridir. Dolayısıyla mü'minlerin sevinme günleridir. Mü'minlerin hakiki bayramı; günahlarının affedildiği gündür, îmânla öldüğü gündür, Cennette Allahü teâlânın rûyetine kavuştuğu ve Peygamber efendimizi (sallallahü aleyhi ve sellem) gördüğü gündür. Hakiki bayram, Rabbimizin huzuruna, yüz akıyla çıkabilmektir.  

Resûlullah efendimiz "sallallahü aleyhi ve sellem", Medînelilerin câhiliyye âdetlerinden kalma bayramları kutladıklarını görünce; (Allahü teâlâ size onlardan daha hayırlı iki bayram ihsân buyurdu) buyurarak, sevinç ve neş'e günlerini göstermiştir. (Ebu Davud).

Bayramlar niçin sevinç günleridir?

İmâm-ı Gazâlî hazretleri, bunu şöyle açıklamaktadır:
1- Mü'minler, Ramazan Bayramında, Allahü teâlânın farz kıldığı Ramazan orucunu tutabildikleri için çok sevinirler, bunu bayram kabûl ederler.
2- Bayramlar her sene tekrar geliyor. Bu sevinçli gün tekrarlandığı için bayram denilmiştir.
3- Bayramda Allahü tealanın ihsânı bol oluyor. Bol bol ihsâna kavuşulduğu için bayram denilmiştir.
4- Bayram günü gelince sevinç ve neşe de geliyor. Üzüntüler unutuluyor. Bunun için bayram denilmiştir.
Bayramlar aynı zamanda az zahmetle bol kazanç günleridir.

Ebû Hüreyre hazretlerinin bildirdiği bir hadîs-i şerîfte Peygamber efendimiz, "Kim, Bayram günü, üçyüz defa "Sübhânallahi ve bihamdihi" der ve bunu müslümanların mevtâlarına hediye ederse, her kabre bin nûr girer. O kişi öldüğü zaman Allahü teâlâ o kişinin bin nûrunu da kabrine getirir" buyurdu.
Başka bir hadîs-i şerîfte de Peygamber efendimiz buyurdu ki: "Bayramlarınızı Tekbîr ile zinetlendiriniz, süsleyiniz."
Peygamber efendimiz yine buyurdu ki: "Kim, bayram gecesini, o günün şuuruna ererek ihyâ ederse, kalblerin öldüğü gün onun kalbi ölmez."
Allahü teâlâ, Cenneti ramazan bayramı günü yarattı. Tûbâ ağacı o gün dikildi.

Bayram günü sabah vakti olduğu zaman, Allahü teâlâ meleklere emreder. Onlar yeryüzüne inerler. Sokak başlarını tutarlar. İnsanlar ve cinlerden başka bütün mahlûkatın duyacağı bir sesle nidâ ederler. Derler ki; Ey ümmet-i Muhammed, kalkın! Cenab-ı Hak, büyük ihsânlarda bulunuyor, çok günâhları affediyor. Mü'minler bayram namazı kılmak üzere câmilere ve mescidlere toplandıkları zaman Allahü teâlâ meleklere hitap eder;
- İşçi çalışınca karşılığı nedir?
Melekler derler:
- Ücretinin ödenmesidir!
Şânı yüce olan Allahü teala buyurur:
- Sizi şahit tutuyorum. Ben onlara sevâb olarak rızâmı ve mağfiretimi verdim.

Tasavvuf büyükleri de, bir Müslümanın Allahü teâlânın emirlerine uyup, yasaklarından sakınarak, günâh işlemeden, harâm lokma yemeden geçirdiği günleri de bayram kabûl etmişlerdir.
Hazret-i Ali bir kalabalığı eğlence içinde görüp, böyle eğlenip neşelenmelerinin sebebini sorduğunda onlar, "Bugün bayramımızdır" dediler. Bunun üzerine hazret-i Ali de; "Günâh işlemediğimiz günler de bizim bayramımızdır" buyurdu.
Yine müslüman, rûhunu teslim (vefât) edeceği zaman rahmet meleklerini, Cennetteki ni'metleri görünce, onları görmenin zevkiyle can verme vakti de müslümanın bayramı olduğu bildirilmiştir.

Cümle mü'minlerin bayramı beş nev'dir:
Birinci, odur ki, bir mü'minin sol yanındaki melek, kötü amel olarak yazmağa bir şey bulamazsa.
İkinci, sekerât-ül-mevtde, müjdeci melekleri gelip, merhabâ yâ mü'min! Sen Cennetliksin diyerek müjde ederlerse.
Üçüncü, kabre vardıkda, kabrini Cennet bağçelerinden bir bağçe bulursa.
Dördüncü, Kıyâmet gününde, Arş-ür-rahman altında, Enbiyâ ve Evliyâ ve ulemâ ve sulehâ ile birlikde gölgelenir ise.
Beşinci, kıldan ince ve kılıçdan keskin ve gecenin karanlığından dahâ karanlık, bin yıl iniş ve bin yıl yokuş ve bin yıl düz olan sırat köprüsü üzerinde, yedi yerde olan süâle cevâb verir geçerse. Eğer veremezse, her birinde, bin yıl azâb olunsa, gerekdir. O yedi süâl: Evvelki, îmândan. İkinci, nemâzdan. Üçüncü, orucdan. Dördüncü, hacdan. Beşinci, zekâtdan. Altıncı, kul hakkından. Yedinci, guslden ve istincâdan ve abdestden.

Seyyid Abdülhakim-i Arvasi "rahmetullahi aleyh" buyurdu ki:
Arabî aylardan Şevvâl ayının birinci günü Ramazan (Fıtr) bayramı, Zilhicce ayının onuncu günü Kurban bayramıdır. Ramazan bayramı üç, Kurban bayramı ise dört gündür. Bu günlere; günâhlar affedildiği ve müslümanların sevinçli, neş'eli günleri tekrar geri geldiği için (İyd) yâni bayram denildi...