Hiç elinizin tutmadığını, gözünüzün görmediğini düşündünüz mü?

Yüce Mevla, biz insanlara yeryüzünde sayamayacağımız kadar nimetler vermiştir. Bunların başında da sağlık nimeti gelmektedir.

Kanuni Sultan Süleyman bunu şöyle ifade der. “Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.”

İnsanoğlu, sahip olduğu nimetleri kaybetmedikçe çoğu zaman kadri kıymetini bilmez. Nitekim Sevgili Peygamberimiz; “İnsan, iki şeyin kıymetini kaybetmedikçe bilmez. Onlarda sağlık ve zamandır.” (Buhârî, "Rikak", 1.) hadisi ile bu hususta bizi uyarmaktadır.

Acaba hiç elimizin tutmadığını, gözümüzün görmediğini, kulağımızın işitmediğini düşündük mü? Ya da bir servet verseler bu organlardan birini kaybetmeyi kabul eder miyiz? Sanırım hiç birimiz kabul etmeyiz. Zira sahip olduğumuz bu servet her şeyden daha kıymetlidir.

Allah, insanı bu fanide çeşitli iş ve olaylarla imtihan etmektedir. Bu imtihanlardan biri de sağlıktır. Sağlığı ile imtihan edilen insan, sabretmeli, engellilik, kendisi için bir noksanlık veya kusur değildir. Bir isyan sebebi de olmamalıdır. Zira Allah indinde iman, salih amel ve takva dışında bir üstünlük yoktur. Allah kullarını fiziki güzelliklerine, dış görünüşlerine, mal ve makama göre değil, kalplerine ve amellerine göre değerlendirmektedir.

Bu bağlamda sahip olduğumuz güzel nimetlerden biri olan sağlığımız ve bu güzel bedenimiz için Allah'a hamd etmeli ve sağlığımızı muhafaza etmeliyiz.

Bir başka sorumluluğumuz ise toplumdaki engelli kardeşlerimize her alanda yardımcı olmak ve hizmet etmektir. Nitekim Sevgili Peygamberimiz “Bakıma muhtaç kimselerin sorumluluğu bize aittir” (Buhârî, “Ferâiz”, 25.) buyurarak engelli kimselere toplum olarak sahip çıkılmasını istemiştir.

Bir başka hadislerinde ise, "Kim mümin kardeşinin bir ihtiyacını karşılarsa Allah da onun bir ihtiyacını karşılar. Kim Müslüman'ın bir sıkıntısını giderirse Allah da kıyamet gününde onun bir sıkıntısını giderir” (Buhârî, "Mezâlim", 3.) buyurmaktadır.

Bir çok insan, doğuştan veya sonradan engelli olabilmektedir. Hiç beklenmedik bir anda bizler de engelli ya da özürlü olabiliriz. Gözümüz görmeyebilir. Kulağımız duymayabilir. Elimiz tutmayabilir. Yani her birimizin ne olacağı meçhul.

Bu nedenle, bir fert olarak sağlığımızı korumak için gerekli tedbirleri almalıyız. Ancak diğer taraftan da bir fert olarak engelli ve özürlü kardeşlerimize karşı maddî ve manevî sorumluluklarımızın olduğunu da unutmamalıyız. Bunun yanında engelli ve özürlü kardeşlerimizi aşağılayıcı söz, fiil ve davranışlar ile de incitmemeliyiz.

Unutulmamalıdır ki bu bir kul hakkıdır. Kul hakkı ise Allah'ın affetmediği günahlardan biridir. Ayrıca kınadığımız hususla da kınanabiliriz. Hz. Peygamber bu konuda şu uyarıyı yapmaktadır: “Kardeşinin derdine sevinip gülme, sonra Allah ona merhamet eder de, seni onun sahip olduğu dertle müptela kılar” (Tirmizi, "Kıyame", 54.)

Sağlığınızın değerini bilmeniz duası ile…