Kurbanın ve Teşrik Tekbirlerinin Tarihçesi…

Doktor Mehmet Zeki UYANIK

Kurban ibadetinin tarihi insanlık tarihi kadar eski bir geçmişe dayanır. Hz. Adem’in çocuklarının adakları ile ilgili olarak bizlere ulaşmış olan bilgiler, kurban kesme ya da adak sunmanın ilk insanla başladığını göstermektedir. “(Ey Habibim!) Onlara, Âdem’in iki oğlunun haberini gerçek olarak oku. Hani ikisi de birer kurban sunmuşlardı da, birinden kabul edilmiş, ötekinden kabul edilmemişti…” (el-Mâide, 5/27) ayeti buna işaret etmektedir.

Ayrıca şu âyet-i kerime de kurban kesmenin her ümmette var olduğunu gösteren bir delildir: “Her ümmet için, Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği hayvanlar üzerine ismini ansınlar diye bir ibadet (kurban kesme) yeri yaptık” (el-Hac, 22/34)

Son peygamber Hz. Muhammedin ümmetine yani bize dinî bir ibadet olarak vahyedilen kurban ibadetinin bugünkü şekli Hz. İbrahim'e dayanır.

Hz. İbrahim, oğlu olması halinde onu Allaha kurban edeceğine dair söz verir. Aradan yıllar geçer ve oğlu Hz. İsmail dünyaya gelir. Ancak adağını yani Hz. İsmail’i kesmeyi unutur.

Bunun üzerine Allah ona rüya yolu ile adağını hatırlatır. Hz. İbrahim oğlu İsmail'i kurban ettiğini rüyasında görür ki, bu ilahî vahydir. Hz. İbrahim, durumu oğluna açıklar, oğlu İsmail de buna hazır olduğunu bildirir. Bunun üzerine Hz. İbrahim oğlu İsmail'i kurban etmeye hazırlanırken Allah onların bu samimiyet ve teslimiyetlerinden dolayı İsmail’e bedel olarak bir koç gönderir, Hz. İbrahim de İsmail’in yerine onu kurban eder.

Rivayete göre Allah Cebraile koçu götürme emrini verince Cebrail yetişememe endişesi ile Allah’a sığınmış ve ALLAHU EKBER, ALLAHU EKBER demiş cebrailin sesini duyan ve geldiğini gören Hz. İbrahim, Cebrail’e cevap olarak LAİLAHAİLLALLAH VALALLAHU EKBER demiş. Cebrail ile babasının sesini duyan Hz. İsmail de ALLAHU EKBER VELİLLAHUL HAMD demiş. Ve teşrik tekbirleri dediğimiz bu tekbir ve hamd etme o günden bu güne kadar gelmiştir.

Kurban ibadeti, biz Müslümanlara hicretin ikinci yılında Medine'de meşru kılınmıştır. Meşruiyeti, Kitap, Sünnet ve icma ile sabittir.

Kurandaki delili şu ayetlerdir:

- Rabbin için namaz kıl ve kurban kes.” (el-Kevser, 108/2)

- “Kurbanlık büyük baş hayvanları da sizin için Allah’ın nişanelerinden kıldık. Sizin için onlarda hayır vardır. Onlar saf saf sıralanmış dururken (kurban edeceğinizde) üzerlerine Allah’ın adını anın. Yanları üzerlerine düşüp canları çıkınca onlardan siz de yiyin, istemeyen fakire de istemek zorunda kalan fakire de yedirin. Şükredesiniz diye onları böylece sizin hizmetinize verdik.” (el-Hac, 22/36)

Sünnet’ten delili ise Peygamberimizin şu sözleridir:

- “Hâli vakti yerinde olup da kurban kesmeyen, namazgâhımıza yaklaşmasın." (İbn Mâce, "Edâhî", 2.)

- "İnsanoğlu Kurban Bayramı günü, Allah’a, kurban kesmekten daha sevimli bir amel yapamaz. Zira, kesilen hayvan, kıyamet günü boynuzlarıyla, kıllarıyla, tırnaklarıyla gelecektir. Hayvanın kanı yere düşmezden önce kesen kimse Allah indinde yüce bir mevkie ulaşır." (Tirmizî, "Edâhî", 1.)

Kurbanın meşruiyetinin insan için bir çok hikmeti vardır. Yüce Allah'ın nimetlerine karşı şükretmek, hak yolunda fedakârlıkta bulunmak, maddi imkânları el vermeyen kimselerin belli zamanlarda da olsa et yemelerini sağlamak, bunun sonunda sevaba ermek ve bir takım belâlardan korunmak gibi birçok dini, ahlaki ve içtimai hedeflere ulaşmak bunlardan bir kaçıdır.

Bu kadar güzel manevi faydası olan bu güzel ibadeti bir örf ve adetten öte rıza-i ilahiye yaklaştıran bir ibadet olarak telakki etmek gerekir.

Bu ayet buna açıkça delalet etmektedir:

“Onların ne etleri, ne de kanları asla Allah’a ulaşmaz; fakat ona sizin takvanız ulaşır. Size olan hidayetinden dolayı Allah’ı büyük tanıyasınız diye böylece onları sizin hizmetinize verdi. Muhsinleri (iyilik edenleri) müjdele.” (el-Hac, 22/37)

Bayramın size, ailenize, ümmeti İslam’a ve de insanlığa hayırlara vesile olması dileği ile…