Cenupta Türkmen Oymakları Kitabı Üzerine

(Güneyde Türkmen Grupları-Boyları)

Anadolu Yörük kültürü ve yaşamı üzerine çok geniş kapsamlı bir alan araştırması olan Cenupta Türkmen Oymakları, sade söylemiyle Güneydeki Türkmen Boyları ya da grupları kitabı, Cumhuriyet öncesi ve sonrasında, orta Toroslardaki Göçer-Yörükleri anlatmaktadır.

Kitabın yazarı Ali Rıza Yalman (Yalgın), Cumhuriyet yıllarında yetişmiş önemli bir araştırmacı yazardır. 1988 Ekim ayında Selanik’in bir kasabasında doğan, 1960 yılı ekim ayı sonunda ölen Ali Rıza Yalgın eğitimini İstanbul’da aldıktan sonra Anadolu’nun değişik şehirlerinde öğretmenlik ve müze müdürlüğü yapmıştır. Büyük bir özveriyle, zor şartlarda yaptığı araştırma ve derlemeler, çok önemli bilgiler içermektedir.

Yazar 1928 yılında başladığı araştırma ve incelemeyle Göksu ve Fırat nehirleri arasında kalan, kuzeyinde Toroslarla çevrili alanda yaşamış olan Türkmenleri anlatmaktadır. 1928’de başlayan araştırma birkaç yıl sürmüş, kitap 1931-32 yıllarında 5 cilt olarak basılmıştır. Çoğu zaman at üzerinde, bazen de yaya olarak oba oba dolaşmış olan yazar, bıkmadan usanmadan, Yörük yaşamı içine girerek, onlarla birlikte günlerini geçirerek yaptığı analizlerle önemli bir sunumda bulunmuştur. Kitapta 1930 civarı yıllar anlatılırken 200-250 yıl öncesine kadar bilgiler verilmeye çalışılmıştır.

O yıllarda yazarın 5 cilt olarak yayımladığı kitap, 1977 yılında, Kültür Bakanlığı tarafından 2 cilt halinde yeniden yayımlanmıştır. Her iki cilt toplamı yaklaşık 850 sayfadır. Kitap Kültür Bakanlığı eserleri arasındadır.

Kitapta batıdan doğuya doğru Bulgar (Bolkar) Dağı, Aladağ, Kozan Dağı, Binboğa Dağı, Nurhak Dağı üzerindeki göçer Yörük yaşamı ayrı ayrı anlatılmış olup bunların yaylaları, obaları, kışlakları, köyleri, soyları, sayıları, nüfusları, çadır sayıları, aşiret adları, nerden geldikleri, göçleri, adetleri, inançları, yeme içmeleri, giyim kuşamları, üretimleri, yani yaşama dair her şeyleri detaylı biçimde verilmektedir. Obalar, oymaklar birbirine bazen çok yakındır. Yakın obalar arasında Yazar bir obadan çıkıp hemen diğer obaya geçerken, bazen de yaylalar arasında, at sırtında 8-10 saat yol gittiği olmuştur. O yıllarda kitabın anlatım kapsamındaki Toros Dağlarında Yörük yaşamı o kadar çok ve yoğundur ki bu dağlar adeta yaşam için kurulmuş gibi bir anlam ifade etmektedir.

Kilis civarında da yoğun bir Yörük yaşamı olduğu anlaşılmaktadır. Hatta sınırlarımızın ötesinde, Suriye ve Irak’ta bu yaşamın devam ettiği görülür. Suriye sınırları içinde bir Türkmen köyünde yaşayan Halil Ağa der ki; “Bizim Şahman adında bir Türkmen obamız vardır ve Suriye’dedir. Fakat bunlar dinsiz oldukları için asıllarını kaybederek şimdi Arapça konuşmaktadırlar ve Şam’ı, Bağdat’ı kuran da bu aşirettendir. Asılları Türktür, yedi göbek sayarlar. Bugün bu aşiret Aneze ve Bişiri çölleri arasında tıpkı Araplar gibi yaşarlar. Yaşlıları biz Türküz ama sonraları Arap olmuşuz derler. Biz bunlara “Tat evi – Tatevi” deriz.” (1929 senesi, Kilis civarı bir köyde toplantıdan derleme.1.cilt, sf.50).

Kitapta yer alan bazı detayları kısaca vermek istersem;

-Güzeloluk eşrafından Ahmet Tevfik Beyin incelemesine göre Yaydağ bucağının (Erdemli ve Güzeloluk bölgesi) Erdemli ve Lemas ovaları 1928 yılında 45 000 okka limon, 10 000 okka portakal, 44 000 okka keçiboynuzu ve bir o kadar da susam ürünü vermiştir (1.cilt sf.180). Bir okka yaklaşık 1.3 kg. Kitapta Güzeloluk diye geçen yer şimdiki Bokluoluk.

-Tarih Temmuz 1928, kuzeydoğuda Bulgar Bozoğlan (bugünkü Bolkar Dağlarının en yüksek tepesi) karlar içinde.

-Yörüklerin başlıca yiyecek ve içecekleri; çökelek, söğüş, ballı yufka, peynir, yufka ekmeği süzülmüş yoğurt gibi şeyler.

-Tarsus, Mersin, Ereğli o yıllarda yani 1930’da kasaba.

-Oymaklarda kullanılan giyecekler: gömlek, don, ceket, kısa şalvar, üç etek entari, takke ve ayakkabı. Ayakkabı hariç bu eşyanın hepsi kadınlar tarafından dokunur ve dikilir. Yörüklerde dokumacılık en temel işlerden birisidir. Her kadın boş zamanında ıstarının ve çulhasının başına geçer ve obasına gerekli olan şeyleri dokur.

-O zamanlar yaylalar birbirine yakın ve çadır dolu.

-Bulgar, Ala, Kozan ve Binboğa dağlarında çeşitli madenler bulunmakta ve o yılların tekniğiyle işletilmektedir.

-Osmanlı, Türk aşiretlerine kötü davranmış ve onları çoğu yerde sürgün etmiştir.

-Bulgar Dağlarından Hasan Dağı, Ereğli, Erciyes Dağı gözükmektedir.

-Binboğa Dağının Halep’i gösteren tepesi vardır (2.cilt sf.344)

-Cumhuriyet yılları ve daha öncesinde Toros Dağlarında yoğun biçimde Ermeniler yaşamaktadır ve Türkmenlerle aralarında hep savaşlar olmuştur.

-Tüm Yörüklerde, Türkmen oymaklarında derin bir Atatürk sevgisi vardır.

14.10.2019

[email protected]