Son yıllarda ülkemizin en önemli gündemlerinden bir tanesi de anız yangınları.

Özellikle dünya ve ülkemizde de görülen yeni tip korona virüs (kovid-19) salgını, gıda güvenliği üzerinden anız yangınlarını daha önemli hale getirdi.

Anız yangınları; toprağın verimine, ekosisteme ve çevreye zarar verir. Toprağın oluşumunda gerekli olan tüm yararlı bakterilerin yok olmasına neden olur. Binlerce hayvan ve böceği telef eder. Toprağın organik yapısını yakar ve kuraklığa neden olur. Hava kirliliğine de yol açan anız yangınları, birçok hastalığın da ortaya çıkmasını tetikler.

Binlerce yıldır bölgemizde nice medeniyetlere ev sahipliği ve beşiklik yapan Mezopotamya Ovası, geçmişten geleceğe bir miras olarak bırakılmış durumda. Bu verimli topraklarda, buğday, arpa, mercimek çeşitleri, mısır, pamuk, nohut ve sebze gibi ürünler yetiştirilmekte. Son zamanlarda ise alternatif ürün arayışlarına giren çiftçiler, Antep Fıstığı gibi ürünlere de yönelmekte.

Protein, besin ve kalite değeri bakımından Dünyanın en kaliteli kırmızı mercimeği ve en kaliteli makarnalık buğdayı Mezopotamya Ovasında yetiştiriliyor.Un ve bulgur ihracatında Türkiye birincisi. Makarna ihracatında ise Gaziantep’in ardından ikinci sırada. Alınan verilere göre her yıl Mezopotamya Ovasında yakılan yüzlerce anız binlerce dönüm ekili alanda tahribata sebep olmakta. Anız bu şekilde yakılmaya devam edilirse kısa bir süre sonra bereketli Mezopotamya Ovası, kuraklıkla karşı karşıya kalacak.

Vali Mahmut Demirtaş,  Türkiye ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin önemli hububat merkezlerinden 3 milyon dönüme sahip verimli toprakları bünyesinde barındıran ve uçsuz bucaksız alanıyla yeşil bir denizi andıran Mezopotamya Ovasına anız yakmayarak sahip çıkılması çağrısında bulundu.

Temel geçim kaynağı tarım olan yöre insanı için can damarı değerindeki Mezopotamya Ovasını suyla buluşturmak için Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünce başlatılan GAP Projesinin devam ettiğini anımsatan Demirtaş, ovanın suyla buluşmasıyla daha da bereketleneceğini vurguladı.

Anız yangınlarının bu bereketin önüne geçeceğini dile getiren Demirtaş, çiftçilerin gelecek nesillere bu bereketli mirası bırakabilmeleri için doğru tarımsal yöntemlere yönelmesi çağrısında bulundu.

Demirtaş, şöyle devam etti: “Geniş tarım arazileriyle ülkemizin önemli tarımsal ovalarından bir olan Mezopotamya Ovası, sahip olduğu bereketle yılda iki mahsul veriyor. Şuan çiftçilerimiz, birinci ürün olarak yetiştirilen buğdayı toprakla buluşturduklarını görüyoruz. Ancak ürünler kaldırıldıktan sonra ovada yükselen dumanlar içimizi acıtıyor. Çiftçilerimiz geleceğe verimli topraklar bırakmak istiyorsa anız yangınlarına son vermelidir. Devletimizin hibe desteği sağladığı modern ve doğru yöntemler tercih edilmelidir. Ülkemizin tarımsal alandaki önemli toprakları bünyesinde barından ve hububat ihtiyacı konusunda tarımımızın temel taşlarından biri olan bereketli Mezopotamya ovasına hep birlikte sahip çıkmalıyız. Bizlere miras kalan bu verimli topraklarda yakılan her anız, bu mirası gelecek nesillere aktarmamamız anlamına gelir.”