Ahiret nimetlerini bırakıp da, dünyaya tapanların dünyada da ahirette sonu kötüdür. Çünkü  Allah korusun, müminin kalbi çok önemlidir. Kalbi ile ahirette, vücudu ile dünyada olmalıdır. Kalbi ile dünyaya değer verirse, gelen musibete dâhil olur. Kalp Allah demeli, kalbi haram mı helal mi demelidir. Kalbi ahiret demelidir. Çünkü ahiret bakidir, dünya fanidir. Bir niyet ile bütün dünya ahiret olur. Cenab-ı hak buyuruyor ki; Ey kullarım, Ben sizi dünyaya, ahireti kazanmak için gönderdim. Verdiğim tohumu ekin, bire yedi yüz alın. Ama tohumu yemeyin. O, insanın sağlığıdır, iyiliğidir. Her türlü inancıdır, her türlü güzel ahlâkıdır. Bunu eğer Allah'ın kullarına sarf eder, yatırımını ahirete yaparsa, yaşadı gitti. Ama gaflete gelip de, ehli dünya ile yatıp kalkarsa hep kaybeder. Eğer aynı köyde yaşıyorsanız, o köyü terk edin. Aynı mahalledeyseniz, kalbiniz meyleder, terk edin. Aynı şehirdeyseniz, göç edin. Kalbinizi dünyaya bağlamayın. Kalp çok önemlidir. Çünkü Allahü teala kullarının, amellerine ve kalbindeki niyete bakar. Kalbin niyeti eğer Allahü tealanın dinine hizmet etmek, O'nun kullarına iyilik etmek ise, onun her nefesi zikir, her nefesi ibadettir. Aklın eremeyeceği kadar çok sevap kazanır.  

  Peygamber efendimiz 'sallallahü aleyhi ve sellem' buyuruyorlar ki; Her mü'min, mahşerde veya kabirde dört suale mutlak cevap verecektir. Birincisi, parayı nerede kazandın, nereye harcadın?  İkincisi, size çok kıymetli cevher verdim. O da zaman. Nereye harcadın zamanını? Üçüncüsü, size kitap gönderdim. Kitaplar elimizde, okuyoruz. Bu bir emanettir, mülkiyet değildir. Bu, anlatmakla mükellef olduğumuz bir şeydir. Dördüncüsü, insanın vücudunun her zerresi cenab-ı Hakkın bir emanetidir. Onu nerede kullandığımızı soracaktır. Gözü nerede kullandın, ayağı nerede kullandın? Allahü teala hepimizi kurtarsın. Ya Rabbi, şehid olarak ölmeği nasip et, diye çok dua etmemiz lazım. Çünki şehidlerin üzerindeki bütün haklar, hukuklar, Allahü teala tarafından alacaklılara ödenecektir. Cüneyd-i Bağdadi hazretleri bir kitabında buyuruyorki  insan    imanla yaşar imansız ölür.İmansız yaşar son nefesinde imanla ölür.Son nefes çok önemli.

Muînüddîn-i Çeştî "kuddise sirruh" hazretleri Hindistan'ın büyük velilerinden olup seyyiddir, buyurdular ki;

Rabbini tanıyıp seven kimse, her ân O'nun aşkıyla kendinden geçer. Ancak Allahü teâlânın zikri ile ayakta durur ve yürüyebilir. Çünkü o, Allahü teâlânın azameti karşısında kendini unutmuş, kaybetmiştir.

Irmak akarken zaman zaman gürültü çıkarır ve zaman zaman etrâfını zorlar. Ancak sonunda denize kavuşarak sükûnete erişir. Allahü teâlânın rızâsına kavuşmak arzûsu ile yanan kimsenin de hâli böyledir.

Allahü teâlâyı ibâdetler içinde en çok râzı eden ibâdet, zayıf ve mazlûmları sevindirmek ve rahatlatmaktır. İhtiyaç sâhibini hayal kırıklığına uğratmayan kimse, hakîkî derviştir. Cehennem ateşinin söndürülmesinin en iyi yolu, açı doyurmak, susuz olanın susuzluğunu gidermek, ihtiyaç sâhibinin ihtiyâcını görmek ve sefâlet içinde bulunanla dostluk kurmaktır.

Ârifin bir özelliği; insanlara karşı devamlı güler yüzlü olmasıdır.