6 dil bilen Vali: Abdullah Erin

Şanlıurfa Valisi Abdullah Erin, dört duvar arasında kapalı kalmak yerine her gün sokaklara iniyor. Vali, Türk, Kürt, Arap, Süryani fark gözetmeden, hepsiyle kendi ana dillerinde konuşabiliyor.

Türkiye Gazetetesinden' Burcu Çetinkaya, Şanlıurfa Valisi Abdullah Erin ile yaptığı röpörtaj, içimizi ısıttı. İşte o haber ve detaylar. 

Bu hafta Şanlıurfa Valisi Abdullah Erin'in halkın içindeki şehir turuna katıldım. Vali Bey ile birlikte kilometrelerce yürüyerek Ş.Urfalıların dertlerini dinledi. Kendisinin ne kadar naif ve alçak gönüllüğü olduğuna şahit oldum. Gümrük Hanı'ndaki esnafların tavırlarıyla onunun bu şehrin nasıl bir parçası hâline geldiğine tanıklık ettim. İşte Erin'in hayat hikâyesi... Şanlıurfa'dan iyi pazarlar...

Küçüklük yıllarınızdan başlasak. Nasıl bir çocukluk geçirdiniz? Okul hayatınız nasıl geçti?
 Babam imamdı. İlkokulu Mardin Savur'un Gölbaşı köyünde okudum. Daha sonra Midyat’a geçtik. Baba tarafı Kürt, anne tarafı Arap. Hatta annemin bir tarafı da Kafkaslar’a dayanıyor. Yetiştiğimiz çevrede Süryaniler de yoğunluktaydı. Çocukluğum, bu çok kültürlü ve çeşitli inanışların barış içerisinde bir arada yaşadığı ortamda geçti. Daha sonra ortaokulu Batman'da, liseyi yine Midyat'ta okuduk. O yıllarda sadece traktör yolu vardı. Sabah akşam kilometrelerce yürürdük.

Valilik hayaliniz, hedefiniz oldu mu hiç okul yıllarında?
Dokuz Eylül Üniversitesini kazandım. Kaymakamlık Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfına burs için başvurduk. Devletin o anlamda da desteğini gördük. Sonra bir kaymakam değişiminde bu burs kesildi. O gün "Ya Rabbi, bir imkân tanısan, biz de böyle ihtiyacı olanlara yardımcı olabilsek” diye bir duada bulundum. Belki o duam kabul oldu. O yüzden 27-28 yıllık meslek hayatımda bütün gücümle okuyan çocukları desteklemeye çalışıyorum.

Dicle Kalkınma Ajansında da önemli görevlerde bulundunuz, bölgeye destekte bulunmak için özel farklı bir motivasyonunuz var gibi. Doğru mu anladım?
Çok doğru anladınız. Gerçekten böyle zor şartlar altında verdiğimiz bir mücadele var. Benim elimde olsa meslek hayatımın tamamını bu bölgeye hizmet etmekle geçirmek isterim. Şırnak’da Habur Mülki İdare Amiri olarak iki buçuk sene çalıştım. Irak’la petrol ticaretinin gerçekleştiği çok yoğun dönemlerdi. Biraz da terör olayları fazlaydı. Buradan sonra yurt dışına master yapmak üzere gittik. Daha sonra gönüllü olarak Cizre Kaymakamı olarak döndüm.

Kaç dil konuşuyorsunuz? Aileden mi öğrendiniz?
 Annemle Arapça konuşuyorum. Babamla Kürtçe. Kardeşlerim ve eşimle Türkçe, Kürtçe, Arapça konuşuyoruz. Türkçe’yi okulda öğrendim. İngilizcem de iyi. Farsça anlıyorum. Süryanice de derdimizi anlatacak kadar vardı ama zaman içerisinde kullanmadıkça köreliyor.

DERT BABASI
Vali Erin'in önünü kesen bir amca "20 tane çocuğum var, 5'ini işe yerleştirin” talebinde bulundu. Bir genç de sevdiği kızla evlenebilmek için validen destek istedi. Erin de “Nasipse yakında istemeye gideceğiz” diye cevap verdi.

Bu bölgede görev yaparken farklı dilleri konuşmanın faydasını görüyor musunuz?
 Bir devlet yöneticisinin kendi dillerinde hitap ediyor olması tabiî millet ile arasındaki bağın daha hızlı bir şekilde kurulmasına vesile oluyor. Burada çok temiz bir çekirdek var. Bu insanlar da yaklaşık 40 yıllık bir süre dünyada en vahşi yöntemleri uygulayan bir terör örgütünün pençesinde mücadele etmek zorunda kaldılar. İnsanların devletinin, bayrağının yanındaki duruşunda hiçbir değişiklik yok.

ŞANLIURFA KENDİ GÜCÜNÜ ÇOK İYİ DEĞERLENDİREMİYOR

Sizce Şanlıurfa turizm potansiyelini iyi kullanabiliyor mu?
Peygamberler şehri unvanına layık olan ama bu potansiyeli iyi değerlediremeyen bir şehir var. Sadece turizm anlamında da değil, bütünüyle. Sahip olduğu genç nüfusun geleceğe hazırlanması, yetiştirilmesi. Elimizde müthiş bir beşeri sermaye var. 0-29 yaş arasında 1 milyon 300 bin insan yaşıyor. Bu beşeri sermayenin mesleki teknik eğitim açısından iyi bir donanıma kavuşturulması, sağlıklı, uyuşturucudan ve diğer kötü alışkanlıklardan uzak hâle gelmeleri gibi bir çok önemli konuyla ilgileniyoruz.

Sürekli halkla iç içe olduğunuzu ve samimiyetinizi anlatıyor Şanlıurfa... Zor mu?
Bunu suni olarak değil, içimizden geldiği gibi doğallıkla yapmaya çaba gösteriyoruz. En sıkıldığımız an da Valilik binasının içinde dört duvar arasında olduğumuz zaman. Dışardayken, insanların arasındayken kendimizi daha güvende, daha rahat daha mutlu hissediyoruz.

Şanlıurfa için hedefler büyük. Geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Bu çerçevede ortak bir akıla ihtiyaç var. Bürokrasisi, siyasetçisi, yerel yönetimleri, işadamları, sivil toplumu şehri sürükleyecek bir vizyonda buluşmalı. Eğer bu birlikteliği sağlayamazsanız tam arzulanan kalkınmayı, gelişmeyi sağlama imkânımız yok. Mesela eğitimde hedeflerimizi belirledik. 5 ay önce okul öncesi okullaşma oranımız yüzde 38’di. Anaokulunda zihin gelişiminin en önemli noktasında bu çocuklarımızı ilkokula, geleceğe hazırlamamız çok önemli. Şu anda ise yaptığımız çalışmalarla bu oranı beş ayda yüzde 80’e çıkarmayı başardık.

'BATI'DAN ZEKİYİZ

Birleşik Arap Emirlikleri, İngiltere, Körfez Ülkeleri ve Amerika Birleşik Devletleri'nde görev yaptınız. Bu sizin hayata bakışınızı değiştirdi mi?
 Bu ülkeye, bölgeye ve Anadolu insanına olan güvenimizi ve itimatımızı artırdı. Bu toprakların insanından daha zekisi yok. Ama "Modern Batı nasıl oluştu, Uzak Doğu’daki gelişmeler nasıl gerçekleşti?” derseniz. Sadece kurumsallaşma ve planlı çalışma. Bizi onlardan bazı konularda geri bırakan en önemli detay bu. Aslında çok zeki ve kavrama kabiliyeti yüksek olan bir milletiz. Yılların getirdiği bir birikim var.

Kaç çocuğunuz var?
 3 çocuğumuz var. Biri Ankara Hukukta, diğeri Gazi Hukukta, diğeri de küçük, 9 yaşında.