Barzani Referandumu

Duygu Sucuka 


Kuzey Irak: Saddam’ın Ortadoğu’ya bıraktığı dipsiz bir miras; 1970 yılından beri Barzani ailesine terk ettiği, iç işlerine karışmadığı, demografik yapı yönünden karışık bir bölge. Ülke yönetimi tarafından terk edilmişliğinin, terör örgütlerine zemin hazırladığı Kuzey Irak, İsrail ve ABD’nin kontrolünde, Büyük Ortadoğu Projesinin hedefe ulaşmasında en stratejik bölge ünvanına sahip bulunuyor. Çeşitli istihbarat örgütlerinin, Ortadoğu’da üstünlük sağlamak adına, bölgeyi kontrollerinde tuttukları, hatta bunların Irak’ın kolayca işgal edilmesinde önemli rol oynadığı birçok kitapta, birçok yayında anlatıldı, yazıldı.
ABD 2003 yılında Irak’ı işgal ettikten kısa süre sonra Barzani yönetimi Kuzey Irak’ı Otonom Kürt Bölgesi ya da Kürdistan Özerk Bölgesi olarak kabul ettirmeyi başardı. Hedefi gelecek yıllarda bağımsızlık ilan ederek devlet olmaktı. Şimdilerde o hedefinin peşinde son hamleyi yapma planları içerisinde.
Irak’ın işgalinden sonra Kuzey Irak nasıl bu noktaya geldi:
Kuzey Irak’taki Türkmen varlığı üzerine birçok yayını bulunan Ali Kerküklü şöyle demektedir; 
[Türkmenler, Irak’ta üçüncü büyük etnik grubu oluşturmaktadır. Halen Irak’ın kuzey ve orta bölgelerinde Türkmenlerin yoğunlaştıkları yerler Musul, Erbil, Kerkük, Selahaddin, Diyala, Bağdat ve Vasıt vilayetleridir. Nüfusları 3 milyonu aşmaktadır.
Türkmenler katliamlara ve etnik temizlik hareketlerine varacak düzeyde insan hakları ihlalleri ile karşı karşıya kalmışlardır. Saddam döneminde Kuzey Irak’ta bir asimile hareketi başlatıldı. Kerkük’e Irak’ın güney bölgelerinden yüz binlerce Arap getirtilip iskan ettirildi. Bunun karşılığında Türkmenlere çeşitli baskılar uygulandı ve on binlerce Türkmen zorunlu göçe tabi tutuldu.
ABD’nin 2003 yılında Irak’ı işgal etmesi sonrası, 10 Nisan 2003 tarihinde Irak askerlerinin Kerkük’ü boşaltıp güneye doğru çekilmeleri üzerine Kürt peşmergeleri Kerkük’e saldırdılar. Şehirdeki resmi daire binalarını, hastane, işyeri, evler ve özel araçları yağma ve talan ettiler. İlk yağmalanan yerlerin tapu ve nüfus daireleri olmasının nedeni Kerkük’teki Türkmen nüfus kayıtlarını yok etmekti. Ali Kerküklü]
*** 
Uzun yıllar asimile ve yok edilme olguları ile karşı karşıya olan Kuzey Irak Türkmenleri en son İŞİD’in Kuzey Irak’taki saldırılarından olumsuz etkilenmişler, yerlerini yurtlarını bırakarak başka şehirlere göç etmiştirler. Şimdilerde ise, Kuzey Irak’taki İŞİD operasyonları sonrasında, İŞİD’den kurtarılan şehirlerine geri dönmeye başladıkları haberleri gelmektedir.
ABD’nin Irak’ı işgali sırasında Kuzey Irak’taki Türkmen şehirlerinin Kürt gruplar tarafından ele geçirildiği ve nüfus dairelerinin yakılıp yıkıldığını, yukarıda Ali Kerküklü’nün anlattığı şekilde tüm dünya kamuoyu medyadan izlemişti. Önce Saddam, sonra Kürt gruplar, daha sonra İŞİD gibi terör örgütlerinin baskı ve saldırılarına maruz kalan Türkmenler maalesef halen sahipsiz ve çaresizler.
Kuzey Irak’ta bugüne kadar yaşananlar, asimile ve insan hakları ihlalleri, yaşanan dramlar sadece Türkmen cephesinde değildi. Diğer bazı etnik grupların da çeşitli sıkıntılar yaşadıkları bilinmektedir. En basit örnek Yezidi kadınların ve kız çocuklarının köle pazarlarında İŞİD tarafından satılması. Ya da Saddam’ın Araplaştırma, Sünnileştirme baskıları. 
Kuzey Irak’ta uzun yıllardır ABD ve İsrail eliyle yürütülen Kürt hâkimiyeti, yine ABD’nin gizli desteğiyle, ‘Bağımsız Kürt Yönetimi’ arayışıyla bir referandum yapma kararı almıştır. Kendi içinde sıkıntı yaşayan, Irak devleti ile ters düştüğü için hazineden para alamayan ve memurların maaşlarını bile ödeyemeyen Özerk Kuzey Irak için her şey güllük gülistanlık gözükmüyor.
***
Bu arada Türkiye ne yapıyor? 
Yakın geçmişte, Barzani’nin Kuzey Irak petrolünü Irak devletinden bağımsız olarak kendi başına üretip satmaya çalışmasını destekleyen Türkiye, Irak politikasında her zaman zikzaklar çizmeye devam etmiştir.
Irak-Ceyhan boru hattı Irak petrolünü taşıyor. O petrol Türkiye’den geçip, Ceyhan’dan tankerlere yükleniyor ve satıldığı ülkelere gidiyor. Türkiye-Irak anlaşmazlıklarına birçok neden varken bir de bu neden ekleniyor. Barzani’ye daha yakın duran Türkiye referandum konusunda net bir tavır göstermemektedir. 
16 Nisan 2016 tarihinde Türkiye’de yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi referandumuyla ilgili kampanyalarda Barzani Türkiye’ye davet ediliyor ve evet kampanyasına destek isteniyor. Bu arada Barzani’yi temsil eden ve bir ülke bayrağı düzeyinde olmayan Kürt bayrağını Türk Bayrağı ile birlikte göndere çeken Türkiye büyük bir diplomatik hata yaptığını görmezden geliyor. Irak Hükümetinin bayrağının olacağı yerde Barzani’nin bayrağının olması, devamında referandumla ilgili bir görüşme de olmuş muydu sorusunu akıllara getiriyor. Bugün Türkiye’nin Kuzey Irak bölgesinin bağımsızlığı referandumu konusundaki tavrı gecikmiş olsa da, Irak referandumu tanımayacağını belirtiyor.
ABD’nin zaman zaman ortaya koyduğu tavırlardan Irak’ı kuzey-güney-orta Irak olarak üç bölgeye ayırmaya çalıştığı görülmektedir. Güney Irak Şii ağırlıklı Arap nüfusa, Kuzey de Kürt ağırlıklı nüfusa sahip bulunuyor. Tek kalem olan yerlerde sorun yaşanmıyor. Ancak orta Irak yani Bağdat mezhep çatışmalarının alev çemberi içerisinde kalmış durumda. Bu bölgede Şii-Sünni çatışmaları son dem gidiyor. Kuzeyde yapılacak bir bağımsızlık ilanı da bunu tanımam diyen Irak Hükümetiyle başka çatışmalara gebe olabilir. Irak’ı çatışma ortamından uzaklaştırma yerine başka çatışma ve savaşlara zemin hazırlamak son derece tehlikelidir.
Dünyanın üçüncü petrol zengini ülkesinde bu denli savaş ve çatışma ortamı ancak ve ancak o petrole göz dikenlerin işine gelir.
Barzani Referandumu, Kuzey Irak’ta bir bağımsız Kürt devletinin ilanı mı olacak yoksa kendi içinde savaşan Irak’ı daha da çıkmaza mı sokacak. Bu konuda yorumlar, öngörüler, beklentiler farklı olabilir. Her düşünce bir yana, artık savaşmayan, büyük balığa küçük lokma olmayan bir Ortadoğu’ya, bu coğrafyada yaşayan her bireyin ihtiyacı var.