Çobanlıktan Veterinerliğe Zeliha’nın Başarı Yolculuğu

Duygu SUCUKA

Şanlıurfa’nın Karacadağ bölgesinde bir göçer ailesi olarak tanıdım onları. Urfa yöresindeki göçerleri çalışırken, onlarla ilgili yaptığımız her toplantıda ilk irtibatlı olduğumuz kişi idi Göçer Eyüp. Bizimle kendi topluluğu arasında her daim diyalog sağladı, çalışma ortamlarının hazırlanmasında yardımcı oldu, görev üstlendi.

2 erkek, 5 kız olmak üzere 7 çocuğu var Eyüp’ün. En büyük 3 çocuğu hiç okula gitmemiş. Geriden gelenleri okutmak, meslek sahibi yapmak için didiniyor. “Biz devletimizi seviyığk, devlet bizim sorunlarımızı çözsün” diyor.

Doğuda Göçer, batıda Yörük, aynı kültürle yaşayan göçebe grupların adıdır. Göçerlik ya da Yörüklük bir yaşam biçimidir, bir etnik köken tanımı değildir. Aynı yaşam biçimini benimsemiş, kış ve yaz farklı mekanlarda göçebe kültürüyle yaşayan Göçer ve Yörükler, yayla hayvancılığının en doğal, en organik üreticileridir.

Zeliha, Göçer hayatı sürdüren bir aile içinde, eğitim alırken mağduriyeti en uçlarda yaşayan bir kız çocuğu idi. 2010 yılında Karacadağ’da kıl çadırda ilk kez yaptığımız panel sonrası Urfa’ya dönerken onların çadırına uğramıştık. Babası Eyüp illa ki çayımı içeceksiniz demişti. Urfa’nın merkeze bağlı Ağızhan köyünün hemen kenarında kurmuş oldukları çadırda yaşıyorlardı Eyüp ve ailesi. O zaman Zeliha, ilkokulu yeni bitirmiş ortaokula başlamıştı. 17 Eylül 2010 idi tarih. Çadırın ortasına koyduğu küçük bir tüp üzerine dolu çaydanlığı koymuş, su kaynamaya başlayınca içine bir avuç çay atmıştı. Bu küçük kız çocuğunun yaptığı çayı, yol ekibimiz olan 8-10 kişilik grup büyük bir keyifle içmişti.

Eyüp o zaman “bu kızın okul durumu iyidir hocam, onu okutmak istiyorum” demişti. “Büyük çocuklarımı okutamadım, bu küçükleri okutmak için Ceylanpınar’da Devlet Üretme Çiftliğinin orada bir sınır köyünde kaldım bir süre, onları orada okula gönderdim. Şimdi de bu köyde kalıyorum, yeter ki onlar okusunlar” diye anlatan Eyüp’ün bu sözleri, Göçerlik ya da Yörüklükle eğitimin bir arada yürümesinin zor olduğunu ifade ediyordu. Yaz gelmeden, okullar kapanmadan yayla yollarına düşen, kış başlamadan da yayladan inmeyen Göçer ve Yörüklerin çocuklarının eğitimi ister istemez aksıyor. Okullar kapanmadan 2 ay önce gidiyorlar, okullar açıldıktan 2 ay sonra gelebiliyorlar. Biz devletin bu şartlardaki vatandaşlar için yaylalarda eğitim açığını kapatacak önlemler alması gerektiğini hep vurguladık, rapor ettik, ilgili makamlara sunduk.  

Zeliha ortaokulu kardeşleriyle birlikte gittiği komşu köylerden birindeki okulda taşımalı eğitim sistemiyle tamamladı. Anadolu liselerinin sınavında başarı gösterdi ve Urfa’da bir Anadolu Lisesine girdi. Ancak o zaman yurt sorunu hasıl olmuş, aynı anda İmam Hatip Lisesine yatılı kayıt olan erkek kardeşine yurt çıkmış Zeliha’ya çıkmamıştı. Konuyu köşemde işlemiş, 12 ay çadır hayatı yaşayan göçer bir ailenin çocuğuna yurt çıkmayacaksa kime çıkacak diye sorgulamıştım ve Anadolu Liselerinin İmam Hatipler kadar şanslı olmadığını vurgulamıştım. “Gel Köyümüze Geri Dönelim, 20 Eylül 2013, http://www.siirtmanset.com/gel-koyumuze-geri-donelim-makale,801.html

Ve sonrasında Zeliha’nın yurt sorunu çözülmüştü.

Zeliha liseyi bitirdiğinde ilk olarak kimya öğretmenliğini kazandı. Ama o veteriner olmak istiyordu. Tekrar hazırlandı, tekrar sınava girdi ve bu defa başardı. Selçuk Üniversitesi Veterinerlik Fakültesine girdi. Okula ve yurda kaydını yaptı, dün (24 Eylül 2018) itibariyle öğretime başladı.

Çadırda doğdu, orda büyüdü. Yazları yayla yollarında, kışları yerleşik köylerin kenarlarında yaşam sürdü. Onun oyuncakları büyük sürüler içindeki kuzular oldu. Babasının bu kızlarımı okutacağım arzusuyla onun çalışkanlığı bir araya gelince ortaya başarı çıktı. Azim, Zeliha seninleyim dedi. Ve Zeliha Veteriner Hekim olma yolunda yürümeye başladı.

Gelecekte de hep başarılı olman dileğiyle sevgili Zeliha. 

[email protected]