Süleyman Bölünmez seçim sonrası açıklama

22. Dönem Mardin Milletvekili Süleyman Bölünmez, 24 Haziran Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçiminde, Mardin’de seçim sürecini değerlendirdi.

24 Haziran Pazar günü gerçekleştirilen seçimde, Mardin’de seçim öncesi ve sonrasını değerlendiren Süleyman Bölünmez yazılı açıklamada bulundu.

Bölünmez, Cumhurbaşkanımız Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve AK Partimizin seçim çalışmalarına gölge düşürmemek adına uzun zamandır birkaç konu üzerinde görüşlerimi belirtmekten kaçınmadığını belirtti.

Süleyman Bölünmez, açıklamasında, “Dostlarımın da telkiniyle ertelediğim, sevdalısı ve hizmetkârı olmaktan büyük şeref duyduğum Mardinli hemşehrileriminde rahatsızlık duyup benimle dertleştikleri konularında içinde olduğu bu hususlarla ilgili basın mensuplarının sorularını 24 Haziran seçimlerinin ertesinde cevaplayacağımı söylemiştim. “dedi.

Bölünmez açıklamasına şöyle devam etti. “Önceki dönem Mardin Milletvekilliği görevini başarıyla yürüten Kızım Ceyda Bölünmez Çankırı’nın Sayın Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımızın desteğiyle İzmir milletvekili adayı olarak görevlendirilmesinin ardından Mardin’deki saha çalışmalarına katkıda bulunmak üzere Mardin’e geldim.

Bir ay boyunca seçim çalışmalarında çok değerli İl Başkanımız Sayın Nihat Eri ve Seçim Koordinasyon Merkezimizin çıkardığı program çizelgesi kapsamında teşkilatlarımızla, milletvekili adaylarımızla birlikte saha çalışmalarına katıldık. 24 Haziran seçimlerinde En büyük hedefimiz ülkemize karşı içerde ve dışarda oynanan oyunları boşa çıkartmak, büyük devlet adamı ve liderimiz Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti iktidarının devamını sağlama adına Mardin’den güçlü bir destek vermek oldu. 24 Haziran’da çıkan seçim sonuçlarının Büyük Türkiyemize, AK Davamızın reisi Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğana ümmet coğrafyasına bölgemize ve Mardinimize hayırlı olsun.

Süleyman Bölünmez'den yazılı basın açıklamasında ne dedi?

Partimizin teşkilatlarımızın büyük gayretiyle hemşerilerimizin desteğiyle 24 Haziranda Mardinden bizleri gururlandıran güzel bir sonuç çıktı. Çıkan seçim sonucunda Mardinden iki milletvekilimizi meclise uğurlayacağız. Ancak uzun zamandır seçim atmosferi yaşayan biri olarak, daha büyük bir seçim başarısının daha iyi bir seçim çalışmasıyla yakalayabileceğine inanıyorum. Bu süreçte hükümetimizin bölgemize, Mardin’e yaptığı hizmetleri anlatamadık. Hizmetleri anlatma noktasında, yapılan hizmetlerin sahiplenilmesi konusunda siyaset kanadıyla hiçbir şekilde rol paylaşılmadığı gibi, yapılan hizmetler siyasete mal edilmedi. Bu alanda seçim satında eksik, aksak bir çalışma yürütüldü. Kuşkusuz burada Mübarek ramazan ayının seçim çalışmalarına denk gelmesinin önemli bir etkisi vardır.

Seçim çalışmalarına başlarken Mardine geldiğimde herkesin dilinde ama özellikle de Reisimizin yolunda ilerleyen AK Davaya gönül vermiş kardeşlerimizin bana sorduğu soru şuydu.

24 Haziran Milletvekili aday listesini rektör mü yaptı?

Milletvekilli görevinden bu yana yakın çalıştığım iki defa listesinde bulunma şerefi ve gururunu yaşadığım AK Parti listelerine dışarıdan müdahale etme ihtimalinin olmadığını en iyi bilenlerden biri olmama rağmen seçim çalışmalarındaki motivasyona, koordinasyona zarar vermemek adına sessizliğimi korudum.

BASINA VE KAMUOYUNA

Mardin Artuklu Üniversitesi rektörü Ahmet Ağırakça, twitter hesabından iki gün uykusuz kaldık ama başardık, çok iyi bir liste oldu minvalinde bu beyanı listeye giremeyen 88 aday adayı arkadaşımızın moralini ve partilerine olan güvenini sorgular hale getirmişti. Seçim çalışmalarına eşlik etmem için davet ettiğim bazı arkadaşlar, kimin için çalışacağız Ahmet Ağırakçanın listesi için mi? Diyorlardı.

Bu talihsiz açıklamanın yanında sosyal medya hesabından “Cumhurbaşkanımızın Mardin Temsilcisi olduğunu, AK Partiyi hırsızlardan temizleyeceğimdiyen de aynı kişiydi.

İl Başkanımız Sayın Nihat Eri, rektör beyin bu beyanatını, Milletvekili Listesinin AK Parti Genel Merkezi ve Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan tarafından yapıldığını açıklayarak yalanlamış oldu.

Ancak ben buradan birkaç ekleme yapmak isterim. AK Partimizin bir tek lideri var O da Sayın Recep Tayyip Erdoğandır. Mardinde de onu teşkilat olarak temsil eden kişi il başkanından başkası değildir.

Mardin Artuklu Üniversitesi’nin başında olan ancak üniversiteden başka her yerde olan Rektör Ahmet Ağırakça, Cumhurbaşkanımızın temsilcisi değildir. AK Parti, Türkiye’nin birliğinden beraberliğinden yana olan AK gönüllü, koca yürekli gönüldaşların büyük devlet adamı dünya liderinin bayraktarlığında toplandığı bir büyük davanın hareketin adıdır. Burada bulunanlara hırsız nitelendirmesi yapmadan önce, başında bulunduğu üniversiteyi, Üniversiteler arası başarı sıralamasında sondan ikinciliğe hapseden, 5 fakültenin dekanlığına vekalet eden, aldığı tam maaşı hak etmeden ayın yarısından fazlasını Mardin dışında geçirenler önce kendilerine baksın.

Ve soruyorum, sözde bir A4 kağıdının hesabını yapan Sayın Rektör, hak etmeden alınan maaş, helal midir haram mıdır? Bunu Mardin halkının takdirine bırakıyorum.

ÜNİVERSİTEDEKİ BAŞARISIZLIK

Mardin Artuklu Üniversitesi’nin kurulma kararı çıktığında Mecliste milletvekiliydim. O dönemki arkadaşlarımızla birlikte şehrimiz üniversiteye kavuşacak diye çok sevinmiş ve heyecan duymuştum. Üniversitemiz kuruldu, hayırsever bir işadamı ve eğitim gönüllüsü bir Mardinli olarak bu üniversitede fakülte yaptırma sözünü ilk ben verdim. Çok şükür bir fakülte yerine iki fakülte yaptırdım. Başka arkadaşlarımızda da fakülte yaptıranlar oldu. Aradan geçen 15 yıllık süre içerisinde baktığımızda üniversitemiz hala çok vasat bir görüntü veriyor. Üniversiteler arasında başarı yok, Mardin gibi inanç turizmi bağlamında gelişen, gelişim sağlayan kadim şehir adına yükseköğrenimde hedeflenen çıkış, markalaşma gerçekleşmedi. Mutlaka kurum içerisinde birikimli-nitelikli başarılı hocalarımız vardır. Bu hocaların iyi birer hoca olduğundan da şüphem yok. Üniversitenin akademik kadrosunda saygı duyulacak hocalarımızı tenzih ederek söylüyorum maalesef üniversitemizden umulan ve beklenen başarı bir türlü gelmedi. Üniversitemiz eğitimdeki başarısının dışında her şeyle anılır oldu. Mardin Artuklu üniversitesi adına basına yansıyan her haber eğitim ve eğitim başarısı dışındaki farklı bir başarısızlıktan, kısır döngüden, polemiklerden söz ediliyor.  İşte bu tablo bu kuruma iki fakülte yaptırmış bir eğitim gönüllüsü olarak beni çok üzüyor. Şimdi ki aklım alsa bu üniversitenin bünyesine iki fakülte yaptırmazdım. Kendi kurduğum vakfın bünyesinde Mardine bir özel üniversite kurardım. Ve dahi imkanım olsa o üniversitedeki iki fakültenin altına tekerlek takar, başarısızlıkla adı anılan üniversiteden o iki fakültemi de çıkarırdım.

ÜNİVERSİTE CAMİ MESELESİ

Meclis Başkanımız Sayın İsmail Kahraman’ın bir süre önce Mardin’e geldiğinde benim ve il protokolünün de bulunduğu bir ortamda Sayın Rektör, yarım kalan Üniversite Camisinin tamamlanması için Meclis Başkanımız Sayın İsmail Kahramandan Caminin tamamlanması için sponsor bulunmasını, 5 milyon vererek camiyi tamamlayacak hayırseverin ismini de camiye vereceğini söyledi. Rektör bey bu talebini Meclis Başkanımıza iki kez tekrarlayarak destek istedi. Bu talep iki kez tekrarlanınca ilkinde benim Artuklu Üniversitesi’nin mevcut durumundan dolayı bir çivi dahi çakma niyetim yoktu. Meclis Başkanımız Sayın Kahraman, bu camiyi tamamlamam için gözlerimin içine bakarak “Süleyman Bey bu camiyi tamamlar” dedi. Meclis Başkanımızın bu sözünü ben de emir kabul ettim ve olur dedim.  Bunun üzerine verdiğimiz sözü tutmak ve çalışmalara başlamak üzere rektör beyden izin istedim ancak rektör bey makamında şahitler huzurunda yaşanan o diyaloga rağmen caminin Diyanet İşleri ve Maliye Bakanlığı imkanlarıyla yapacağını duyurdu. Ben buna bir türlü anlam veremedim. Sponsor aramak için meclis başkanından destek istedi, hayırsever ve Mardinli bir işadamı olarak bunu ben istedim ama gönlü neye razı olmadı. Belki de rektör bey sponsor 5 milyon versin bir şeye karışmasın o parayı ben kendim kullanırım diye aklından geçirmiş olabilir, bilemem. Rektör bey, sonradan vatandaşlara, işadamlarına attığı mesajlarla camiyi yaptırmak için yardım ve bağış talebinde bulunmasına hala da anlam vermiş değilim. Biz, Caminin tamamlanması için yer tesliminin bize yapılması için resmi yazıyla başvurumuzu da gerçekleştirdik. Cami bize verilmedi ama rektör bey, aynı camiyi yaptırmak için önüne gelen her vatandaşımıza hesap numarası atmaya bağış talebinde bulunmaya devam ediyor. Şimdi buradan şunu sormak istiyorum, Camiyi tek başına tamamlamak isteyen bir hayır sever varken, camiyi önce devlet imkanlarıyla, sonra da hayırsever vatandaşlara mesaj ve hesap numarası göndererek maddi destek isteyen rektör beyin niyeti, iyi niyetli bir çaba olarak okunabilir mi? Şahsen ben bunu iyi niyetli görmüyorum, benim gibi düşünen çok insanın olduğunu da sahadaki çalışmalarım sırasında gördüm.

KAYYUMLARIN ÇALIŞMALARI

Kayyum belediyeleri konusuna gelince; benim belediyelerle ilgili görüşlerim ortada, belediyelerin yaptığı hizmetler de ortada. Gerçekten de geçmiş dönemlerdeki belediyecilik hizmetleriyle kıyaslanamayacak kadar güzel hizmetler yapıldı. Ancak burada Kayyum belediyeleri yapılan hizmetleri, hükümetin siyasi cenahından uzak, onlara rağmen yapmış gibi bir görüntünün içinde olmasına üzülüyoruz. Kayyumlar, bu hükümetin atadığı yönetimlerdir. Kayyumların elde ettiği başarı da,  başarısızlığının faturası da hükümete kesildiğini düşünüyorum. Bundan hareketle yapılan hizmetlerin vatandaşlara anlatılmasında hükümetin yaptığı katkıların dile getirilmesi, işaret edilmesi gerekiyor. Devletin imkanlarını mümkün olduğu kadar tasarruflu kullanarak, vatandaşın yaşam kalitesine direk dokunacak çalışmalara yönlendirerek, siyaseti de paydaş ederek, siyasi iktidarın yereldeki temsilcilerini, aktörlerini de işin içine katarak iktidara mal etmekten geri durulmaması gerektiğini düşünüyorum.

Kayyum süreci boyunca vatandaşların yapılan hizmetlerde sosyal medya hesaplarında ve bir kısım medya kuruluşlarında iddia edildiği gibi özellikle de personel alımı ve ihalelerin verilmesindeki yöntemler konusunda ciddi rahatsızlık içerisinde olduklarını saha çalışmaları sırasında gittiğimiz her yerde duyduk. Ben önce vatanını, milletini, bayrağını ve ülkesini seven bir vatanperverim, bütün bu değerlerden sonra hizmetkarı olmaktan şeref duyduğum Mardin’i ve Mardinlileri çok seviyorum. Bir Mardinli olarak, bir Mardin Sevdalısı olarak memleketime ve memleketimin insanlarına farklı alanlarda desteklerim olmuştur. Bunu bütün Mardin halkı, hemşerilerim çok iyi biliyor. Mardin’den hiçbir zaman para kazanmak gibi düşüncem asla olmadı. Bir işadamı olarak benim Mardin’den hiçbir maddi talebim, ya da beklentim olmamıştır. Mardin’de şahsen ne benim ne de hiçbir yakınımın hiçbir ihaleye girmemiştir, hiçbir ihaleyle ilgili talebimiz yada yönlendirmemiz asla olmamıştır. Bunu açık açık söylüyorum ve bunu Mardin’deki bütün yöneticiler çok iyi biliyor, aksini iddia eden ve ıspatlayacak kimse de varsa hiç durmadan bu konuyla ilgili açık bir şekilde açıklama yapsın. Mardin kamuoyunda devletin vatandaşa hizmet etmek üzere gönderdiği ödeneklerde, yaptığı hizmetlerde, verilen ihalelerde ve alınan personellerde yeteri kadar hakkaniyetli davranılmadığı yönünde bir yargı var. Ben kamuoyundaki bu yargıyı yakın dostlarımın bulunduğu dost toplantılarında hep dile getirdim ve eleştirdim. Bunu açık yüreklilikle söylüyorum. Bunu bir Mardinli olarak söylüyorum; Bunu sevdalısı olduğum Mardinli hemşerilerim adına ifade ettim, ediyorum. Yoksa benim bir beklentimin olmadığını beni tanıyan herkes çok iyi bilir. Peki dost meclislerinde neleri konuştuk: Kamu ihaleleri şeffaf ve herkese açık olmalı dedim, gizli kapaklı olmamalı dedim, Kurumlarımızda Mardinli onca nitelikli yönetici, idareci varken farklı ilişkilerden dolayı başka şehirlerden keyfi bir şekilde yönetici, idareci transferi yapılmamalı dedim, Mardin’de Mardinli oldukları halde iş yapamadıkları için ciddi krizlerle karşı karşıya kalan tüccarlarımız, işadamlarımız, müteahhitlerimiz dururken, bu işadamlarının her gün çekleri kaşelenir ve iflasa sürüklenirken farklı şehirlerden doğrudan teminlerle, basit kırımlarla ihalelerin verilmemesi gerektiğini hep söyledim. Mardin’de işsizlikle kıvranan onca insanımız varken, işe alınacakları listelerle seçmenin hakkaniyet çerçevesinde olmadığını, olmayacağını söyledim. Bir Mardin sevdalısı olarak, Mardin’in hizmetkârlığına kendisini adamış bir insan, bir işadamı olarak her zaman bunları söyledim, bunları söylemeye de devam edeceğim.

İşte dile getirilen ve rahatsızlıkların sebebi olan bu sıkıntıları dile getirmesem eğer ben her defasında dile getirdiğim O Mardin sevdama zeval getirmiş olurum. Onun için diyorum ki, geçmişteki belediyelerin yanlışlarına nasıl tepki getirmişsem bugünde yapılan bu yanlışlara sessiz kalmadım. Bu yanlışları düzeltecek, bunları denetleyecek olan ben değilim.

Şahsen benim için Mardin’in ve Mardinlilerin menfaati bütün menfaatlerin üzerindedir.