Hayırlı Bereketli Cumalar

Muhammed aleyhisselâm bütün insanlara ve cinlere Peygamber olarak gönderilmişdir. Onun dîninin gönderilmesi ile bütün dinler nesh olmuş, yürürlükden kaldırılmışdır. Ona Kur'ân-ı kerîm gönderilince, diğer semâvi kitâblar nesh edilmiş, hükmleri yürürlükden kaldırılmışdır. [Bu kitâblar, dahâ önce insanlar tarafından tahrîf edilmiş, bozulmuş idi. Bugün aslı üzere Tevrât ve İncîl yokdur. Olsa bile, nesh edilmiş olduğundan makbûl değildir.] Onun gönderilmesi ile Peygamberlik son buldu. Ondan sonra Peygamber gelmiyecekdir. Onun dîne da'vetinden başka, diğer da'vetler merdûddur, kabûl olunmaz. Zîrâ islâm dîni Onun gelmesi ile ve O hayâtda iken kemâle erdirilmişdir. Nitekim; [Mâide sûresi 3.cü âyetinde meâlen], (Bugün sizin dîninizi kemâle erdirdim) buyurulması bu husûsu bildirmekdedir. (Güzel ahlâkı temâmlamak için gönderildim) buyurulan hadîs-i şerîf de, bunu gösteren açık bir şâhiddir.  

İshâk el-Medînî "rahmetullahi aleyh" hazretlerinin rivâyet ettiği ve Müslim'de bulunan hadîs-i şeriflerden bazıları şunlardır:

Misvak kullanınız. Zira misvak kullanmakta on fayda vardır: Ağız kokusunu ve kirini temizler. Rabbin rızâsına kavuşturur. Melekleri ferahlandırır. Gözleri cilâlandırır. Dişleri parlatır. Diş etlerini kuvvetlendirir. Yemeği hazmettirir. Balgamı söker. Namazın sevâbını kat kat arttırır. Kur'ânın yolu olan ağzı temizleyip, ağız kokusunu güzelleştirir.

Peygamber efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem), Hazret-i Ali'ye; "Yâ Ali! Misvak kullan! Zira misvakta, din ve beden için yirmidört fayda vardır" buyurdu.

İlimsiz zühd, kirişsiz yaya benzer.

Her kim kendinde bulunan ilmi gizlerse, Allahü teâlâ ona Cehennem gemlerinden bir gem takar.

Abdest imânın, misvak da abdestin yarısıdır.

Kişinin misvak ile kıldığı iki rek'at namaz, misvâksız kıldığı yetmiş rek'at namazdan daha efdaldır.

İlim öğrenmeye çalışan, evine dönünceye kadar, Allah yolundadır.

Cenâb-ı Peygamber "aleyhissalâtü vesselâm" buyuruyor ki; Üç kişinin Cennete gireceğine kefîlim. Cennete istediği kapıdan girsin, şu üç şartı kim yerine getirirse. Bir, her nemâzdan sonra onbir ihlâs-ı şerîf okuyan. İki, kâtilini dahî afv eden. Üçüncüsü de üzerinde hiç kul hakkı olmayan.   

Dört Halifeyi sevmek

Ebû Hüreyre radıyallahü anh rivayet eder. Resûlullah Efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem buyurdu ki:
"Ebû Bekir, Ömer, Osman ve Ali'den müteşekkil dört kişinin sevgisi, ancak mümin kulun kalbinde toplanır."

Mu'âz bin Cebel radıyallahü anh rivayet eder. Resûlullah Efendimiz buyurdu ki:
"Ümmetim arasında bidatler yayılıp, Eshâbım kötülendiği zaman, âlimlerin doğruyu bildirmeleri lâzımdır. Eğer bildirmezler ise, Allahü teâlânın ve meleklerin lâneti onların üzerine olsun!"
"Âlimlerin açıklayacağı ilim nedir, yâ Resûlallah?" diye sordular. Peygamber efendimiz buyurdu ki:
"Ehl-i sünnet vel cemâat mezhebini açığa çıkarmak, Sahâbe-i güzînin fazîletlerini bildirmek."

Enes bin Mâlik (radıyallahü anh) rivâyet eder. Resûlullah Efendimiz buyurmuşlardır ki:
"Allahü teâlâ size, Ebû Bekir, Ömer, Osman ve Ali'nin sevgisini, namaz, oruç, hac ve zekât gibi farz etti. Allahü teâlâ onların üstünlüklerini inkâr edenlerin namazlarını, oruç, hac ve zekâtlarını kabul etmez."

Abdullah bin Ömer radıyallahü anh rivâyet etmişdir. Resûlullah Efendimiz buyurdular ki:
"Zamân ve mekândan münezzeh, kemiyyet ve keyfiyyetten münezzeh olan Allahü teâlâ, Ebû Bekir, Ömer, Osman ve Ali'nin sevgisini sizin üzerinize farz etmiştir. Nasıl ki, namazı ve zekâtı, orucu ve haccı farz etmiştir. Nasıl ki, vücutlarınız, namazın ve zekâtın ve orucun, haccın şerefi ile şereflenir ise, kalbleriniz de, Ebû Bekir ve Ömer, Osman ve Ali radıyallahü teâlâ anhüm hazretlerinin muhabbetleri ile süslenir, şerefli olur. Her kim benim ümmetimden, bedeni ile namaz kılar ve eliyle zekât verir ve ağzı ile oruç tutar ve ayağı ile hacca gider, Ebû Bekir, Ömer, Osman ve Ali'yi kalbi ile dost edinir, o kimse, Allahü tebâreke ve teâlâ huzûrunda, Cebrâîl ve Mikâîl aleyhimesselâm gibidir. Her kim; namaz kılar, zekât verir, oruç tutar ve hacceder ve lâkin, gönlü ile Ebû Bekir, Ömer, Osman ve Ali'yi radıyallahü teâlâ anhüm sevmezse, o kimse, Allahü teâlânın dergâhında iblîs gibidir ve iblîsten kötü ve mel'ûndur."