Mardin MÜSİAD’tan Gündeme İlişkin Açıklamalar

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD)  Mardin Başkanı M.Nurettin Kasap ABD’nin Türkiye’den yapılan vize başvurularının askıya alınması ve Kuzey Irak’ta yaşanan referandum sürecinin ardından yaşanan gelişmelerle ilgili açıklamalarda bulundu.

Ülkeler arasındaki ilişkilerde mütekabiliyet esâsına vurgu yapan Kasap, Vize sorunuyla ilgili baş gösteren sıkıntıya karşılık yapılan hamlenin yerinde olduğunu söyledi.

Uluslararası ilişkilerde maruz kalınan davranışa aynı şekilde karşılık verme prensibinin süregelmiş bir davranış olduğunu anlatan, Kasap açıklamasında şunları kaydetti: “Türkiye; şerefli ve güçlü bir ülke olarak, ABD’nin vize başvurularını askıya almasına karşılık, bu esasa dayanarak vizeleri karşılıklı olarak kaldırma kararı aldı. Ülkemiz, uluslararası arenada eşit bir şekilde varlığını sürdürüyor, dolayısıyla kendisine yönelik yapılan yaptırımlara elbette tepkisiz kalmayacaktır. Diğer yandan, Türkiye ile ABD arasındaki vize krizinin elbette ekonomiye yansımaları da olacaktır. Yaklaşık 18,5 trilyon dolarlık büyüklüğüyle ABD ekonomisi, Türkiye gibi ihracatını sürekli geliştiren ve hedeflerini yüksek tutan bir ülke için çok değerli bir pazar konumunda yer alıyor. Nitekim 2016 yılında en çok ihracat yaptığımız 5. ülke olan ABD’yle ikili ticaret hacmimiz 17,5 milyar dolara kadar yükselmişti. Bu bağlamda Amerika ile olan ticari ilişkilerimizi rasyonel bir şekilde sürdürmemiz ve daha ileri seviyelere taşımamız gerekiyor. Bu nedenle iş dünyasının temsilcileri olarak bizlerin temennisi, bu gerilimin iki ülke arasındaki ekonomik ilişki ve işbirliğine asgari düzeyde etki etmesidir.” diye konuştu.

YAPILAN REFERANDUMUN ARKASINDA FİTNE VAR!

Son yıllarda dost ve müttefik olarak bilinen ülkelerle yaşanan sürecin iyi okunup, irdelenmesi gerektiğine dikkat çeken MÜSİAD Mardin Şube Başkanı Kasap, Açıklamasına Kuzey Irak’ta yapılan referandum süreciyle ilgili de değerlendirmelerde bulundu.

ABD’nin takındığı durum ve sergilediği  tavrın çok sürpriz olarak görünmemesi gerektiğini kaydeden Kasap; “Tribünde seyirci olan Türkiye yok, oyuncu ve oyun kuran bir Türkiye elbette buna benzer durumlarla karşılaşacak. Kötü ev sahibi,  insanı ev sahibi yapar, Kötü komşu adamı mal sahibi yapar. Kötü  dost ve müttefik ülkeler güçlü ve üreten ülke yapar. Yaşadıklarımız kesinlikle hayrımıza olacağına inanıyorum. Dost ve müttefik bildiğimiz bazı ülkelere sırtımızı yaslayamayız. Kendi başımıza ayakta durmayı başarmamızdan başka çaremiz yok. Acilen ileri teknoloji, Katma değeri yüksek üretime geçme hamlelerini, özellikle ithalatı düşürecek üretime başlamamız gerekir. Diğer taraftan Kuzey Irak'taki Referandum meselesi. Irak Devletine ABD Başkanı Bush döneminde demokrasi getirecez denerek Başlanan işgal ve çıkar hareketi, Irak devletinin ve bölgenin dengesini bozdu. Bugünlerde yaşanan durumun asıl müsebbibi ve fitnenin adresi ABD ve destekçileridir. Yapılan Referandum zamansız ve doğru bir karar değildir. Bu referandumun arkasında da fitne hareketi vardır. Umarım Türkiye Uzun zamandır çok iyi ilişkiler kurduğu Barzani hükümeti ile ilişkileri eski haline döner. Barzani Hükümetinin bu konuda çok gayret etmesi ve ciddi adımlar atması gerekir.

“HABUR KAPATILMAMALI, HALKLAR CEZALANDIRILMAMALI”

Türkiye ile Kuzey Irak’ın halkları arasında sorun olmadığını, her iki halkın da birbiriyle kadim bir ilişkisi ve bu ilişkilere dayalı olarak sevgisinin bulunduğuna vurgu yapan Kasap, yaşanan süreçte Kuzey Irak’taki halkın cezalandırılmaması gerektiğine işaret etti.

Kasap açıklamalarını şu ifadelerle tamamladı: “Türkiye ile Kuzey Irak halkları arasında bir sorun yok, Kuzey Irak Kürt halkı Türkiye’yi kendine çok yakın görüyor ve Türkiye'yi seviyorlar. Bölgemiz ve ülkemiz için önemli olan Habur Sınır Kapısının kapatılmaması gerekir. Sınır kapısının kapatılması demek bölge ekonomisine ciddi darbe vurmakla beraber, Kuzey Irak halkı da cezalandırılması demek. Doğal olarak merkezi hükümet bölgesel Kürt yönetimine ödeme yapmazsa, aralarındaki geçişi engellerlerse Habur sınır kapısının trafiği %80 düşecek. Ekonomideki asıl sorun Merkezi Hükümet ile Bölgesel yönetim arasındaki geçişlerin durdurulmasındadır.  İhracatta 3. Sırada bulunan Irak Devletine Yapılan satışların büyük kısmı % 80 civarı Güney Irak'a yapılmaktadır. Habur Sınır kapısına alternatif olarak Ovaköy veya uygun bir yerden Musul üzerinden Bağdat'a direk bir güzergâh oluşturulmalıdır.” dedi.