Hassana’da Yeni Yaşamın Temelleri

Şırnak-Silopi’nin sınırları içinde kalan Cudi Dağı, gizemlerle dolu mistik bir dağdır. Süryanicede ‘‘Kardu’’ ismiyle bilinir ve öyle tanınır. ‘‘Kardu’’ ismi, Süryanicenin tarihsel/dilsel yataklardan biri olan Akadça/Asurca kökenli bir isimdir. Akadçada ‘‘kardu’’ ismi ‘‘yiğit, güçlü, alp, kahraman’’ anlamındadır. Hassana (Kösrali) köyü bu dağın eteklerinde kuruludur.

Yüzüyıllardır Hassana’nın tarih yüklü endamına ve güzelliğine, bu dağın mistik silüeti dökülüyor adeta. Bulunduğu etekten, acılardan damıtılmış küskün ve durağan bakışlarla, doğal güzelliğini, tarihle olan içiçeliğini gizlemeden çevresine yeni umutların gülümseyişlerini dağıtmaktadır. Bu gülümseyişlerde Avrupa ülkelerine göç etmiş evlatlarının gel-gitler yaşayan düşleri gizli. Heyecanlı bekleyişleri saklı.

Çünkü bir halk topluluğu, kendi öz tarihsel-mana köklerinden kopuk yaşıyorsa, o halkın nefesi daralır, düşüncesi sarsılır. Gelgitler yasar. Bu da düşüncelerdeki arayışları tetikler, yüreklendirir. Motive eder.

Hassane Köyü, Kasim 1993'te boşaltılmıştı. Köylülerini, yaşlıları, dulları ve kimsesizleri Mardin-Midyat’a uğurladıktan sonra, rahmetli Abuna Tuma Begtas en son terk etmişti. Ağlayarak, ağıt yakarak. Üzüntü ve endişeden dolayı kalp krizi geçirerek. Ve o kalp kriziyle vefat ederek….

Ancak 2014 yılından beri bu köyde yeni bir sayfa açılmıştır. Bu sayfada yazılanlar, tarihe geçecektir. Zorluklara karşın Hassana'nın yeniden canlandırılması hususunda katkısı dokunan herkese, bütün dostlara; özellikle Silopi Kaymakamlığına bağlı devlet kurumlarına, köy muhtarı Elişa Beğtaş’a, Yusuf Duran’a, Havşo Öksüz’e, Yusuf-Gevargis Kucun'a, Nisan Sağman’a teşekkürlerimi sunuyorum. Rab yardımcıları olsun.

19 Haziran 2021 tarihi itibarıyla, Hollanda’dan gelerek köyünde yeni evinin temellerini atan değerli abemiz Cudi Kürün’e tebriklerimi bildiriyorum. Arzum ve beklentim, köyde dingin bir ruha ve huzurlu bir yaşama kavuşmalarıdır.

Bu vesileyle, kadim geçmişe sahip bir kültürün yeniden kendi öz yurdunda yeşermesi, dal budak sürmesi; coğrafyamızın sağlıklı bir doğum yapmasına, suyun çatlağını bulmasına, insani ve vicdani yaklaşımlara bağlı olacağını belirtmek istiyorum.

Hayatın akışı içinde var oluşa ve hayata katkıda bulunmuyorsa, insanın hayata dair anlamı sakatlanır ve bu anlamdan gelen haz da yitirilmiş olur. Ünlü düşünür/yazar William Blake (1757-1827) bu doğrultuda şöyle yazmaktadır:

“Budala ile bilgenin gördüğü ağaç aynı değildir.

Yüzü ışık saçmayan, asla bir yıldız olamaz.

Sonsuzluk, zamanın ürünlerine âşıktır.

Çalışan arının üzülmeye zamanı yoktur.

Budalalığın zamanı saat ile ölçülür; fakat bilgeliğinkini hiçbir saat ölçemez.”

Diğer Görseller için Lütfen Linki Basınız:

https://m.facebook.com/story.php?story_fbid=10159649106309727&id=683934726

Saygılarımla.