Zeytin Dalını Esad’a Uzatsak

Duygu Sucuka

Ortadoğu’da bölgesel barış umutları bundan 15 yıl önce bu kadar umutsuz boyutlarda değildi. Amerika Irak’ı işgal ettiği zaman hiç kimse, hiçbir başka ülke sesini çıkaramamıştı ama Ortadoğu’nun yakın gelecekte bir bataklığa dönüşeceği de tahmin edilememişti. Aslında aklıselim araştırmacılar bu endişeyi taşıyorlardı fakat gerek dünya gerekse Ortadoğu siyasi konjünktürü bunu görmek istemiyor, önemsemiyordu. 

2003 Irak işgalinin öncesinde de Körfez Savaşı, Irak-İran Savaşı, diğer Arap ülkeleri arasındaki anlaşmazlık ve çatışmalar, daha eskilerden beri Arap-İsrail savaşları Ortadoğu’yu ABD-İsrail ikilisinin istediği kıvama getirmişti. Bu süreçler boyunca gerek Amerika gerekse İsrail tarafından, Ortadoğu’nun bir terör yuvası olması desteklendi, hatta terör örgütlerinin İsrail tarafından eğitildiği birçok kitapta işlendi, anlatıldı. Bu 100 yıllık projenin adını ABD 2000’li yılların başlarında Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) olarak açıkladı.

Türkiye, Ortadoğu’nun bu karmaşık siyasi sürecinde olumsuz etkilenen ülkelerden birisi oldu. Kürtçülük siyasetini kendi çıkarları için kullanan ABD, Ortadoğu’da güçlü devlet istemiyordu. Bunun için terör örgütlerini besledi, destekledi, hem silah sattı, hem ele geçirdiği yerlerde petrole el koydu, hem bölgedeki dirençleri kırmaya çalıştı. Ortadoğu’nun sivil irade gücü taşımayan halkları bu hedeflerin taşeronu oldu. O halklar bu taşeronluğun farkında bile olamadılar. O halklar, geldikleri noktada kendileri bile anlamadı, kendi topraklarında nasıl bir bataklık yaratıldığını.

Türkiye 2003 Irak işgali öncesinde bir dik duruş gösterdi, ABD’ye tezkere onayı vermedi. Ancak devam eden yıllarda Türkiye’nin içi de karıştırıldı. Birtakım aktörlere roller verilmişti. O rollerin oynanabilmesi için yetkiler de verilmişti. Önce Ergenekon süreci başlatıldı. Türk polisinin Türk askerini yok etme çabaları izlendi kamuoyunda. Polis teşkilatını ele geçiren cemaat, Atatürkçü TSK’yı yok etme çabasında idi. Devamında ülkeyi ele geçirme çabasıyla darbe girişiminde bulunan bu cemaat terör örgütü sınıfına alındı. Ve bir cemaat kanalıyla ciddi badireler atlatan Türkiye, tıpkı Irak’ın işgalinden önce tüm Irak ordusunu kıskacına alan Kesnizani Tarikatının Irak’ı ABD’ye teslim etmesine benzer bir süreç yaşadı. Ülkelerdeki benzer yaşanmışlıklar BOP’un derin stratejik çalışmaları değil de nedir?

Irak’ı halleden ve Bağdat içinde kendine özgü süper donanımlı bir şehircik kurarak oraya yerleşen, hatta Ortadoğu’yu oradan yöneten Amerika daha sonra Suriye’yi hedef aldı. Kendi yarattığı İŞİD terör örgütüyle Türkiye’yi karşı karşıya getirdi. Esad’a karşı Türkiye’yi kışkırttı. Amacı Suriye’yi bölüp parçalamak, elinin altındaki Kürtçülük siyaseti ile bölgede oyunlara devam etmek ve kendi hâkimiyetini sağlamaktı. Kobani’de YPG-PYD’ye destek veren Türkiye, orasının İŞİD’den temizlenip PYD’ye bırakılmasını desteklemiş oldu. Daha sonra El-Bab’da İŞİD’i yok ederek o toprakların da YPG’ye verilmesinin birinci unsuru yine Türkiye oldu. Bugün ise kendisi için tehdit olarak gördüğü YPG ile savaşıyor. Özgür Suriye Ordusu denilen bir örgütle birlikte.

Türkiye bundan 10-15 sene önce BOP eş başkanlığını üstlendiğini açıkladığında bugünleri görebilmiş olsaydı duruşu farklı olabilirdi. Gerek iç savaşlar gerekse terör tehditleriyle yerinden yurdundan edilen, göçlerle dramları yaşayan Ortadoğu halkları batının acımasız kapılarında telef oldular. Yine bu durumdan da en çok etkilenen Türkiye oldu. Göç eden en büyük Suriye nüfusu bugün Türkiye’de. Ve Türk halkı bu durumdan hoşnut değil.

Suriye ile baba Esad döneminde barışık olamadık. Oğul Esad döneminde bu olgu değişmişti. Ta ki ABD Suriye’ye el atıp bizim de Esad’ın devrilmesinde rol almamızı isteyinceye kadar. Keşkelerle hiçbir yanlışın telafisi olmasa da zarardan dönmenin mutlaka bir noktası olabilir. Bugün ABD Türkiye ile karşı karşıya gelmiş durumda. Ben Suriye’de sana tehdit oluşturacak örgütü desteklerim, ben burada istediğimi yaparım sen karışamazsın, sen benim sana karşı kullandığım terör örgütünü yok edemezsin diyor. ABD zaten Esad’ı da bitirme çabasında değil mi? Esad’ın topraklarında yaşanan bu oyunlara karşı oyuna gelen devletler neden bir araya gelemiyorlar? Türkiye Suriye devletine karşı tutum ve anlayışını değiştirmeyi neden düşünmüyor?

Türkiye, Zeytin Dalı Harekatıyla, Suriye’nin Afrin kentindeki terör örgütüne karşı verdiği savaşta, o zeytin dalını Esad’a uzatmayı bir kez düşünse, Ortadoğu’da kalıcı barışa bir adım atmış olacaktır ve bundan kendisi yararlanacaktır.  

26.01.2018

[email protected]