Mardin’in bağrından çıkmış değerli iş adamı, futbolcu Özcan Sezer ile ilgili yaptığı röportaj

Mehmet Zeki Kutlu’un,  Savurlu bir o kadar Midyatlı yani Mardin’in bağrından çıkmış değerli iş adamı, futbolcu Özcan Sezer ile ilgili yaptığı röportaj… Çok ilginç bir röportaj, mutlaka okuyun.

Midyat’ta tüm erkek çocukları futbolu iyi oynamak zorundaydılar. Her mahallenin takımları vardı. Yaşları genellikle birbirine yakın olurlardı ama takım oyuncu sayısını tamamlamak için yeteneği büyük ama yaşı küçük oyuncularda olurdu, Özcan Sezer gibi. Bende iyi bir oyuncuydum ve beni de takıma alırlardı ama benim diğer bir özelliğim babamın bana aldığı hakiki meşin futbol topundan kaynaklıydı. Topun varsa birazda iyi oynuyorsan takımlarda her zaman yer bulabiliyorsun. Özcan yaşıtlarına göre hakikaten çok iyi bir futbolcuydu. Bazı mahalle takımları onunla maç yapmak istemezlerdi. Oynasa bile Özcan’ı iki oyuncu yerine sayarlardı. Bazen ona rağmen Özcan’a karşı maç istemeyenler de olurdu. Futbolu herkes çok severdi ve sevdiği oyunda da kimse madara olmak istemez. Özcan’a da ağabeylerle maç yapmak düşerdi. Sürekli futbol konuşurdu. Koltuğunun altına aldığı futbol topuyla Midyat’ı gezer ve okula dahi yine o meşin yuvarlak ile giderdi. 14 yaşına geldiğinde abisinin yanına İngiltere’ye gitti. Önceliği yine futboldu ve futbolun ana vatanına gelmişti. Altyapısında yer bulduğu Birmingham City Futbol Takımı’ndan sonra Galatasaray denemesi, Alanyaspor ve Giresunspor’dan sonra Türk Lokumu lakabını aldığı Hollanda ve Almanya maceraları sonrası yaşadığı önemli sakatlıklar oldu. İstanbul’da beraber katıldığımız Dernekler Arası Dostluk Turnuvası’nda kazandığımız birincilik sonrası bir daha yüz yüze görüşemediğimiz çocukluk arkadaşım Özcan Sezer ile yaklaşık 20 yıl sonra röportaj yapmak bana nasip oldu. Çocukluk anılarımız sonrası Çin’in en büyük Türk iş adamlarından biri olarak, uzun uzun Çin’i ve Çin’de yapılabilecek ticaret fırsatlarını konuştuk.

“ÇİN’DEN MAL ALMAK NE KADAR KOLAY İSE ÇİNLİLERE MAL SATMAK DA BİR O KADAR ZOR” diyerek söze başlayan Sezer, karşılaştığı onca zorluğa rağmen futboldan edindiği pratik ve hızlı çözüm üretme kabiliyeti sayesinde Asya’da mevcut en başarılı firmalar arasında yer aldıklarını ifade etti. Sezer; kendimize ait Sultan Restoranlar Gurubu ve Çin’de bayiliğini yaptığımız MADO Şubelerimiz sayesinde geniş bir tüketici ağına sahip olduk. Bu gücümüzden faydalanmak isteyen önemli Türk markaları ile distribütörlük anlaşmaları yapıyoruz. Pınar Süt ve Süt Ürünleri ile yaptığımız anlaşmalar sonrası, Tahsildaroğlu, Luxy Bio ve Bee and You gibi birçok marka ile de görüşmelerimiz devam ediyor.

“BAŞARININ SIRRI İYİ BİR EŞ VE İSTİKRARLI BİR İŞTİR.” Evinizde sizi destekleyen bir eşiniz ve düzgün bir aile hayatınız varsa bu sizi bir sıfır öne geçirir. Bu konuda dünyanın en şanslı insanıyım ve hangi işi yaparsanız yapın işiniz ile eviniz arasında dengeyi iyi sağlamalısınız. İşiniz ne olursa olsun, işinizi ve işyerinizi sevin ve işinize sahip çıkın. Bizler Çin’i Asya’ya açılan kapı olarak görüyoruz.  2017 yılında giriş yaptığımız Çin’de geçen 5 yılda çok başarılı işlere imza attık. Hikâyemiz Çinlilerin çok ilgisini çekiyor. Yatırımlarımız kendilerine samimi ve sempatik geldiği için Çin’in ulusal televizyon kanallarında sürekli bizler ile röportajlar yapıyorlar ve programlarında geniş yer veriyorlar. Bu programların birisinin 400 milyon izleyiciye ulaştığı bilgisi bana verilmişti. Rakamlar muazzam. Nüfusları oranladığımızda Türkiye Çin için küçük bir pazar ama Çin, Türk markaları için ürün yetiştiremeyecekleri kadar, büyük bir pazar. Bir tarafta 83 milyon karşısında ise 1,5 milyar insan. Türkiye’nin 20 katı büyüklüğünde bir nüfus yapısından bahsediyoruz. Bana soranlara ben bu örneği veriyorum. Pazar büyük ama burada iş yapmak ve başarılı olmak hiç de kolay değil. Türlü zorlukları var. Bu pazarda Tayvan ve Kore firmaları daha başarılı. Uzak doğuda ve Çin’de başarılı olan Türk firmaları yok denilecek kadar az. Biz bu algıyı kırıyoruz. İşe Çin’i almak ve Çinlileri anlamakla başladık. Burada benim profesyonel futbol kariyerimde elde ettiğim olumlu ve olumsuz tecrübeler ilham oldu. Sabırlı olmak ve Çin’i anlamak çok önemli. Örneğin Dünyada Covid tehlikesi azaldı veya bitti ama Çin’de “Sıfır Vaka” politikası tedbirleri halen devam ediyor.

“SOSYAL PROJELER VERİMLİLİĞİ ARTTIRIYOR.” Tüm Restoranlar ve Turizmciler Derneği (TÜRES) Çin Temsilciliği görevini yürütüyorum. Önemli bir misyon. Anadolu mutfağını taşıdığımız Çin’e gelmek isteyenlere de yardımcı oluyoruz. Bir diğer odak noktamız da Türk Çin Ticaret Odası’nın kurulma çalışmalarıdır. Yönetiminde yer aldığım oluşumumuz için ilgili makamlar ile sürekli irtibat halindeyiz. Ticaret odasının kurulmasıyla bizlerin yaşadığı zorlukları, yeni yatırımcılar çekmeyecek. Kopamadığım ve içimde ukde kalan futbol çalışmalarımı, memleketimin takımlarına ve iş yaptığımız şehir takımlarına sponsor olarak devam ettiriyorum. Bende yapılan turnuvalara sıklıkla oyuncu olarak katılıyorum.

“DÜNYA BİR YANA ÇİN BİR YANA.” Gelecek hedeflerimiz öncelikle Çin içinde büyümek. İkinci planda ise bütün Asya’ya yatırımlarımızı yaymak istiyoruz. İşlerin sonu gelmez. Planlanan işlerimizde bir sorun çıkmadığı sürece sosyal işlere zaman ayırmak istiyorum. Güzel ülkemi doğru olarak Çinlilere tanıtmak istiyorum. Türkiye’nin fahri tanıtıcısı olarak yaptıklarımı arttırarak ülkemi Çinlilere sevdirmek istiyorum. En iyi bildiğim futbolda yapmak istediklerim var. Futbol çok büyük bir pazar. Çin sayesinde edindiğim büyük pazar deneyimini, profesyonel futbolculuk dönemindeki deneyimlerimle birleştirmek istiyorum. 14-15 yaşlarımda yaşadığım dinler ve diller konusunda kültürel zenginliği olan ama aynı zamanda çok mütevazi şartlarda yaşadığım Midyat’tan çıkıp, giriş yaptığım İngiliz Futbolu ile zirveleri yaşadım. Olabilecek en hızlı değişimi yaşadığım ergenlik dönemi sonrası futbol kariyerim eksik alt yapı sorunları ve şansızlıklar yüzünden istediğim seyirde gitmedi. Ticaretteki başarım belki de bu hırsım sayesinde oldu. Bundan dolayıdır ki spordan ve özellikle futboldan kopmak istemiyorum. Önümüzdeki şartlara ve maçlara bakacağız.  

 

Röpörtaj ve fotoğrraflar için Mehmet Zeki Kutlu'ya teşekkür ederiz.