Devlet Adamı

Veysi ERKEN

Hiç hazzetmediğim kavramlardan birisidir “devlet adamı”

Hele hele bir pazarlama taktiği olarak kullanılması üzerinde ayrıca durulması gereken bir konu.

Seçimlerden hemen sonra kartel basınının malum kalemşorları falan iyi bir “devlet adamı”dır tarzındaki teraneleri gırla gitti.

Neymiş efendim “devlet tecrübesi” varmış.

Yetti artık.

Demek ki, bu adamlar “milletin adamı” değiller.

Derinlerin uzantıları olsa gerektir.

İşte bu sebeple “devlet adamı”nı duyduğumda irkiliyorum.

Devlet adamı diye takdim edilen ve pazarlananların icraatlarına baktığımızda gerçekten halktan kopuk olduklarını görüyoruz.

İster siyasette, ister bürokraside veya bir başka sahada olsun “devlet adam”ları hep halkın başına iş açmışlardır.

Üniversitelerde çalışanlar bunu yakından bilir.

“Devlet adamı” olan rektörler hem öğrencilere hem de öğretim elemanlarına yabancı davranmışlardır.

Bu sebepledir ki, benim tercihim hep milletin ve halkın adamlığından yana olmuştur.

“Milletin adamı” milletin sofrasında oturmaktan gocunmaz. Milletin derdiyle dertlenir. Milletle sokakta yürümesini bilir.

Seçimlerden sonra görülen manzara şudur.

Milletin adamlarının yolu bir daha “devlet adamları” marifetiyle kesilmek isteniyor.

Millet olarak uyanık olmak durumundayız.

Siyasette, ticarette, sanayide, bürokraside, medyada, kısaca her yerdeki “devlet adamları”nı teşhis ve teşhir etmek durumundayız.

Bunu yapıp bunların zararlarını ortadan kaldıramazsak dört yılda bir oy verip “oy” “of” demekten kurtulamayız.

Kaybolan yıllara kaybolacak yılları eklemek istemiyorsak gelin elbirliği ile “derin yazarlar”ın “ ”devlet adamı” pazarlamasını boşa çıkaralım.

Selam ve Sabırla…

NOT: 07.07.2011 tarihli. Geçmiş yorumları hatırlatma babından.