Gönül Yaylası

Anlamak, anlayışı doğurur. Anlayış da ruhsal bağışıklığı güçlendirir..

Yaşamı tehdit eden koronavirüsün yarattığı bu türbülans günlerinde ruhsal bağışıklık çok önem arz etmektedir...!

İyilik yapmak kadar, okumak da, yeni şeyler öğrenmek de ruhsal bağışıklığı güçlendirmektedir...

Denilir ki, “İyi söz gönül yaylasıdır.”

Çünkü gönül, vücut şehrimizin yaylasıdır. Yayla ferahlık, temizlik ve serinlik anlamına gelir. Ona inilmez, çıkılır. Yüksektedir. İyi olan her şey, her davranış, her söz, tatlı bir esinti oluşturur yaylamızda. Orayı korumak, kirlenmeyi engellemek için çaba göstermek gerekmektedir. Orayı çer çöp atan, hor gören ve hor kullanan kimselerden uzak tutmak icap etmektedir.

Bu bağlamda benlik ve yaşam arasına örülen duvarlar nedeniyle, merhametli farkındalığın ve müşfik eylemlerin temelini oluşturan gerekçelerin gözden kaçırılmaması, o gerekçelerin sulanması, yüksek yaşam enerjisinin aktifleşmesini doğuracaktır.

Şumloyo (tamamlayıcı) mantığına göre, düşünceyi-niyeti saflaştırmayan, ruhun kilitlerini açmayan hiçbir yaklaşım insana yarar sağlamaz. İnsan, hayatın derinliğini, kokusunu, görünür-görünmez gerçeklerini ruhun kilitlerini açan niyet saflaşmasının ve üç S'nin (sevgi, samimiyet, sorumluluk) ruhuyla kavrar. Bu ruhla tadar. Bu ruhu koruyabildiği ölçüde hayata anlam katar. Hayatın anlamını bulur. Kör alanlarını aydınlatır.

Asıl olan somut dünyanın görünmez gerçeklerini görebilmektir. O görünmez –ruhani- gerçekleri görebildiğimizde, toplumsal yaşamda ve hizmet alanımızda yaratılışın gayesini, var oluşumuzun amacını keşfetmenin ne denli önemli olduğunu daha rahat kavramış oluruz. Çünkü o ruhani gerçeklerden biri, samimiyettir. Samimiyet, ruhun özgürlüğüdür. 

Denildiği üzere, "SEVGİ, Samimiyet, Sorumluluk düşüncenin en zor yönüdür." Ama bunlar, düşünceyi-niyeti saflaştırır. Ruhun kilitlerini açar.

Bir bilgeliğe göre, ‘‘Yalnız susayan suyu aramaz, su da susuzluğunu dindirecek bir dudak arar.’’

Unutmayalım, insan verdikçe çoğalır. Gönüllü paylaşım içinde oldukça, başkaları için bir şey yaptıkça insanlaşır. 

O halde kendi esenliğimiz, canlılığımız, ruhsal bağışıklığımız için -(hizmet alanımıza ve topluma)- faydalı olmanın yollarını aramalıyız. Yararlı meyveler vererek gönül yaylamıza sahip çıkmalıyız..!

Çünkü, "Ağaçlar, canlı kaldıkça meyve verir. İnsanlar ise, meyve verdikçe canlı kalır."

İlahi korumadan herkese sağlık ve esenlikler diliyorum.

Yusuf Beğtaş