İktidara Talip Olma ve Maarif Sorunu

Veysi ERKEN

24 Haziran 2018 seçimleri biteli bir buçuk ay oldu.

Başkanlığa seçilen Sayın Recep Tayyip Erdoğan cumhur ittifakının başkanlık bildirgesi çerçevesinde yeni yönetim anlayışının ilkelerini kurgular ve makamlara atama yaparken muhalefet partileri darmadağın olmuş durumda.

Muhalefet iktidara talip olacak bir anlayışı sergileyemediğinden iktidardakiler yeni sistemi kurgulamada hatalar işlemekte olduklarını görüyoruz.

Bu durum muhalefetin elzemliğini bir kere daha göstermektedir.

İktidara talip olabilecek bir anlayışa ihtiyaç vardır.

Hem de acil ihtiyaç.

Bunun için diyoruz ki, CHP, İYİ, Parti, Saadet ve HDP kendilerini feshederek yeni bir anlayış ve ilkelerle bir araya gelerek muhalefet oluşturmalıdırlar.

Bunu ileri sürmemizin sebebi gayet açıktır.

Malumunuz olduğu üzere Meral Akşener parti başkanlığını bıraktığını açıklamış idi. Bu açıklamadan sonra Meral Akşener’in tekrar başkanlığa seçilmesi İP’in dikiş tutmazlığını perçinleyecektir.

Tavsiyemiz İP’in kendini feshetmesidir.

Aynı tavsiyemiz CHP için de geçerlidir. Zira CHP hiçbir seçimde iktidar olabilecek destek bulamamakta ve bulamayacaktır. Halkla bütünleşemeyen bir partinin iktidar olma ihtimali yoktur. CHP bu hal, ilke ve yöneticileriyle halkla bütünleşmesi asla mümkün olmayacaktır. Dolayısıyla kendini fesh etmesi mantıklı bir yol olacaktır.

Saadet Partisine gelince. Bu partinin yöneticileri kendi değerlerinden kopmuş ve savrulmuşlardır.

Bu zihniyet ve yapı ile iktidara talip olma imkânları yoktur ve olamaz. HDP’ye gelince bu parti Türkiye partisi olamıyor.

En iyisi bu partilerin kendini fesh etmesi ve yeni bir anlayış ve yönetimle tek parti olarak iktidara talip olmalarıdır.

Aksi takdirde ülkede muhalefet sorunu çözülemez.

Maarif Sorunu

Değerli dostlar.

Zihin dünyamızın zemini kaymış, kaydırılmış.

Bu açıdan “maarif” sorununu çözmemiz mümkün değildir.

Geçmişte zihin dünyamızın “maarif” boyutunda “bilgi edinme ve beceri kazanma” bir hak olarak kabul edilir ve alanı buna göre oluşurdu. Kısa bir ifadeyle “öğrenim özgürlüğü” söz konusu idi.

Bilinmelidir ki, öğrenim özgürlüğünün olduğu yerde LGS ve YKS gibi geçiş sınavları olmaz.

Bireye alan ve tercih imkânı sunma devletin görevidir.

Birey dilediği alanda, zamanda ve programda istediği kadar bilgi edinme ve beceri kazanma hakkına sahiptir. Birey bilgi ve becerisini gösterir belge (diploma) edinme hakkına sahiptir.

Maarif sorununa bu zaviyeden bakıldığında mevcut yönetimden elle tutulur bir şey beklemiyorum.

Sebebine gelince düşünme zeminlerinin yerli olmayışıdır.

Defalarca yazdığım gibi tarihi geleneklerimize dayanarak bu konuyu herkesle ve her zeminde tartışmaya hazırım.

Umarım ki, maarifin yeni yönetimi beni yanıltır ve öğrenme özgürlüğünün önündeki tüm engelleri kaldırır, gençlerimiz mesut ve bahtiyar olur.

Selam ve Sabırla…

NOT: Sevgili okurlar ve gönüldaşlar.

Bundan sonra yazılarımı sadece kendi blogumda yayınlayacağım. Takip etmek isteyenler http://veysierken.blogspot.com/ yazılarımı okuyabilirler.