Gabriel Gabro Agirman Beth-Qathe İsveç'ten 

Son yıllarda Türkiye Cumhuriyeti devletinde yaşanan bir takım iyi gelişmeler umut vaad edicidir. Herkesin bildiği gibi geçmişte Varlık Vergisi ile Gayrimüslimlerin mal varlığına el konulmuştu. O dönemde bu vergi sistemi nedeniyle Hristiyan tebaa oldukça zorluk yaşamıştır. Ancak son yirmi yıl içerisinde pozitif gelişmelerin yaşanıyor olması bizi mutlu etmektedir. Bu dönemde Mardin Midyat’ta Süryanilerin her yıl kutluyor oldukları dini bayramlara devletin resmi erkanının ziyaretlerde bulunması, kiliselere gidip Süryanilerin bayramını kutlaması mutluluk vericidir. Mardin valiliğinin tüm Süryani vatandaşlarına bayram hediyesi olarak şeker ve kolonya göndermesi incelikli bir davranıştır. Her dönemde beni şaşırtan yeni bir gelişme oluyor ve bu beni düşünmeye teşvik ediyor. Yani ne zamana kadar bu durum böyle devam edecek kestirmek mümkün değil. Geçmişte yaşamış olduğumuz onca zorluk güven duygusunu azaltmıştır. Benim ailemden Lahdo Kate Çanakkale savaşına katılmış ve şehit vermis bir ailedir. Demem o ki elden ne geliyorsa o dönemde yapmayı kendimize ilke edinmiştik. Buna ragmen bize başka bir gözle bakılıyor ve hor görülüyorduk. Kendim ilk okul okuduğum dönemde okulun en başarılı öğrencilerinden biriydim. Öğretmenin beni çok sevmesine rağmen hep pekiyi aldığımda bana “keşke Hristiyan olmasaydın. Müslüman olsaydın sizlere başka bir gözle bakardım, Hristiyansin pekiyi yeterli ve fazladır bile size” demesi beni çok üzerdi. Diplomamı aldığımda tüm derslerim pekiyi olduğu halde iki dersin 9 puandan 7’ye düşürüldüğünü gördüm. Ne yazık ki öğretmenim “2 tane dersini düşürdüm çünkü hepsini pekiyi vermem çünkü sen Hristiyansin” demişti. Diplomamı aldığımda beni kızdıran şey bana bunu söylemiş olmasıydı. “Gabro müsülman olsaydın hakkın pekiyi ve 3 yıldızdı lakin Hristiyansın o yüzden pekiyi yeterlidir.” Çocuk yaşta birinin başına bunlar geldiğinde insan bunu asla unutmaz. Dolayısıyla şu son yıllarda hiç beklenmediğimiz gelişmeler görmek beni ve benim gibi diğerlerini düşündürmektedir. Aacaba bu Türkiye o eski Türkiye midir? Gerçekten bu bizim için alışılmadık bir durumdur. Düreci dikkatlice izlemek ve attacağımız adımları düşünerek atmamız lazım. Son zamanlardaki olumlu gelişmeler bizi çok sevindirmektedir. Yanlış anlaşılmasını istemem Başkan T. Erdoğan’ın reklamını yapmak değil maksadım ancak gerçeği söylemek isterim daima. Kimseyi ayırmadan, doğru olanı görüp söylemek gerekir. Daha fazla güvenmemiz bekleniyorsa şayet faili meçhul denilen ancak katilleri bilinen 50-60 insanımızı öldürenlerin bulunması ve adalete teslim edilmesi gerekir. Bu bizim kendimizi de daha güvende hissetmemizi sağlar diye düşünüyorum. Öyle bayramlarda hediye edilen bir şişe kolonya, bir kutu şeker sorunu çözemediği gibi bizdeki soru işaretlerini de arttırır. Unutmamak gerekir ki son zamanlarda Neol bayramını kutlayan okul müdürlerine tehditler gönderilmesi milletimizin güven duygusunu köreltmekte ve eski kötü günleri anımsatmaktadır. İstanbul’da yeni kilise inşa edilip açılması elbette ki bizi sevindirdi fakat bunu yaparken diğer yandan da bir sürü tarihi manastır ve kilisemizin camiye çevrilmiş olduğunu unutmamız beklenemez. Günümüzde 3 dönemde Türkiye parlamentosuna Asuri/Süryani vekillerinin girmiş olması demokrasinin gelişeceği sinyallerini vermelidir ki bunu Dem veya Yeşil partinin yardımıyla gerçekleştiğini unutmamak lazım. Ancak geldiğimiz nokta mecliste kendi halkının en önemli bayramını anadilinde kutlamak isteyen vekilimizin tehdit edildiği gerçeğidir. Vekilimize “haydi evine git!” diyen İyi parti vekilleri ve yandaşlarına bu vesileyle şunu söylemek isterim: DNA testi yapmak mı lazım sizi inandırmak için? Değerli millet vekilimiz George Aslan o topraklarda yaşamış bir toplumun ferdi ve temsilcidir. Bence bizi kabul etmeyen ve ayrımcılığı benimseyen bu parti Türkiye’de kapatılmalıdır çünkü George Aryo Aslan yalnız değildir. Tüm Asuri/Süryani toplumumuz ve Avrupa ülkeleri veya diğer devletler de onun yanındadır. Bunu hatırlatmak isterim İyi partiye. Ayrıca, Yeşilköy’de açılan kilise arazisinin mülkiyeti devlete aittir ve bize süresiz tahsis belgesi ile Cumhurbaşkanlığı tarafından tahsis edilmiştir. Bize verilen tahsis belgesinin önemli bir ibaresi de şöyledir; “Yeşilköy İstanbul Büyükşehir Belediyesine ait 1000 m2’lik metruk araziyi, İbadet Alanı Olarak Kullandıkları sürece İstanbul Süryani Kadim vakfına Belediye Meclisimizin oy birliği ile süresiz olarak tahsis edilmiştir” özeti ile, tapu kadar kıymetli bir tahsis belgesi tarafımıza verilmiştir.” Ve son olarak da şunu söylemek istiyorum: Tüm Hristiyan aleminin Noel bayramını ve yeni yılını en kalbi duygularımla kutluyorum. Bu bayramın tüm dünyaya barış, huzur ve mutluluk getirmesini diliyorum.