Muhalefetin Seçim Yenilgisinin Nedenleri Ve Eleştirisi:

En cesur ve gerçekçi siyasetçi başta kendi savunduğu siyasi anlayışının hatalarını görerek en sert biçimde eleştirmesi ve gerçekleri ortaya koymasıdır. Ben sol görüşlü ve demokrat bir insan olarak ilkönce kendimizi eleştirmekten başlayarak sorunun çözümünü ortaya koymaya çalışacağım.

Yenilginin nedenini Halklarımızı suçlamakla kurtulamayız. Asıl Yenilginin Nedeni sol, sosyal demokrat ve Tüm Demokratik İttifak muhalefetin beceriksizliği ve alternatifsizliğidir. Tüm Sol ve Sosyal Demokrat kesimler bu yenilginin asıl nedenini başka şeylerde değil kendilerinde arasınlar. İlkönce bir kendilerine ve partilerinin işleyişine bir dönüp baksınlar. Kısacası iktidara karşı alternatif olamayışı ve halkların sorunlarının çözümüne ilişkin politikaları tam güven verememesidir.

Be insaf 21 yıldır iktidarda olan kesime bir türlü alternatif olamamak, yüzdelik oranında bile hala belli bir oy oranını geçememek ve hele ekonomik sıkıntıların had safhada olduğu bu siyasi ortamda hüsrana uğramak bence sizin politika üretemeyip ve iktidar artıklarından geriye kalan sağcı politikacılardan medet ummanızdır.

Bunlar zaten daha önce politik uygulamalarından halk tarafından sert eleştirilen ve beğenmediğimiz bu siyasi ortama gelmelerinde en büyük katkısı olanları yanınıza alıp güya iktidara yürümeye çalışmanız acaba bir hallusinasyon(sanrı) değil miydi. Bide bu iktidar partisinin artıkları olan kesimlere hak etmedikleri ve size gönül veren halkın emeğini çalarak her partiye 15 er milletvekili vermenizdir. Hiçbiri de bize ne oy vermiştir nede bir çaba göstermiştir. İşte asıl yenilginin nedeni halklara, emekçilere ve tüm ezilen kesimlere uygun doğru politika üretememeniz ve yapmamamınızdır. En önemlisinde her başarısızlığınızı görmemezlikten gelip hala o koltuklara çöreklenmenizdir. En önemlisi koyduğunuz ilkeleri kendiniz çiğnemenizdir. Örneğin iki dönem kuralı koyuyorsunuz seçim gelince bu kuralı bazı istisnalar diyerek bazı yöneticiler için esnetiyorsunuz.

Niye orada duracak ve partiyi yönetecek o kişilerden başka yöneticiler yok mu? O istisna dediğiniz kişilerin partinin diğer savunucularından hangi üstün özelliklere sahiplerdir? Bu partiler bazı kişilerin babasının çiftliğimidir? Bide aday belirlerken demokratik merkeziyetçiliği, halkların iradesini göz önünde bulundurmadan ve halkta pek karşılığı olmayan bazı adayları gökten zembille getirip halklara ve emekçi kesimlere dayatırsanız sonucu elbette hüsran olur. Kitleler ne kadar size bağlı olursa olsun kendisini hiçe sayan ve ona tepeden bakan bazı sakat anlayışları zamanla asla affetmez. Artık kendinize bir dönüp bakın, eleştiri ve özeleştiri mekanizmasını gerçek anlamda çalıştırın ve hayata uygulayın.

Örneğin en ideal, en mükemmel düşüncelere sahip olsa bile ortaya çıkan siyasi partiler kendi yapılarında demokratik bir nitelik yoksa karar almada en geniş parti organlarını ve üyelerini kararlara katamıyorsa iktidara geldiğinde düzenin partilerinden pek farkı olmayacak. Çünkü daha muhalefetteyken kendi üyelerine demokrasinin gereği gibi davranamıyorsa, kitlesini kararlara katamıyorsan sahip olduğu farklı kesimlere eşit bir temsiliyet ve söz hakkı vermiyorsa ülkeye ve topluma demokrasiyi nasıl getirecek. Çünkü daha baştan kendi örgütlenmesini demokratik yapıya dönüştürememiş, kararları dar bir merkeziyetçi olan organları almış, seçilecek kişilerin temsiliyetin kıstaslarını bile yeterlilik ve objektif ilkelere dayandırmamış, farklı kesimlere eşit temsiliyet ilkesine göre değilde sanki lütuf gibi sunulmasını sağlayan siyasi partiler özgürlük, demokrasi, eşitlik ve sömürüsüz bir toplumu yaratma ve yönetmede ne kadar başarılı olabilir ki? Bence pek başarılı olamaz. Ve belli bir zaman sonra totali eşerek hiçbir halkın ve toplumların ihtiyaçlarına cevap veremeyecek duruma gelir.

Halkın gerçek temsilcisi olan partileri düzen partilerinden ayıran en önemli unsurlar eleştiri-özeleştiri mekanizması, kararlara en geniş yapılarını katmaları, farklı kesimlerin temsiliyetlerini belirlerken o kesimlerin kurumları tarafından belirleme imkanının sağlamasıdır. Genellikle sol , sosyal demokrat ve tüm halkları kapsayan partiler bu yukarda saydığım ilkelere sahip olamadı. Ancak bu ilkeler doğrultusunda davrandıkları sürece toplumun farklı kesimlerini örgütleme gücüne sahip olacak ve ülkede demokrasi mücadelesinde başarılı olup iktidara gelebileceğine inanıyorum. Bir toplumdaki farklı kesimleri demokratik yapı çerçevesinde örgütleyip gönüllülük temelinde kazanmazsa idealleri ve büyük amaçları doğrultusunda pek başarılı olamayacağını insanlık tarihinde örnekleri çoktur.

Kısacası düzen partileri gibi kafa-kol, ahbap çavuş, feodal ilişkilere, dar merkeziyetçi anlayış temelinde ve halkta pek karşılığı bulunmayan halkın temsilcilerini belirleyen hiçbir sol ve sosyal demokrat parti halkların gerçek temsilcilerini belirlediğini söyleyemez. Halkların yeterlilik ve gerçek temsiliyete sahip olamayan kişiler bir toplumu ve toplumu oluşturan farklı kesimleri örgütleyip demokrasi mücadelesini vermekte başarısı çok yetersiz kalacaktır. Asıl demokratik güç, özgürlük ve demokrasi mücadelesinin başarısı geniş katılımlı demokratik kararlarda yatıyor. Bu ilkeler gelecek toplumun demokratik ve özgürlük temelini şimdiden atmak demektir.

“Demokratik kurumların gelişiminde üç büyük kilometre taşı bulunmaktadır: Oylama yoluyla kamusal kararlara katılma hakkı, temsil etme hakkı ve muhalefet yapma hakkı. Robert A. Dahl