“PERVANELER*” kitabını okumayacaklar, okumaktan aciz olanlar lütfen bu yazıyı okumasın.

Yok olmaya Koşan “pervaneler*”, Yok edilen nesiller

 Veysi ERKEN

           Yok edilen ve kendine, inancına, değerlerine yabancılaştırılan nesiller.

            Evet, kendine yabancılaştırılan nesilleri anlamak için uzağa gitmeye gerek yok.

            Robert kolejinin devamı olan Boğaziçi eylemlerini ve ısrar eden tipleri incelemek ve anlamak yeterlidir diye düşünüyorum.

            Okumayan bir toplum olduğumuz için bugünü de anlayamıyor ve yorumlayamıyoruz.

            Maalesef okumayan, tefekkür etmeyen, tahlil ve terkip kabiliyeti olmayan insanlar durumundayız.

            İlim adamı sayılması gereken pek çok akademisyen bile okumamakla övünüyor.

            Maalesef bunun yüzlerce misalini verebilirim.

            Okumuş olsaydık anlardık Robert koleji ve devamı olan kızlar mektebini.

            Mufide Ferit Tek’in “Pervaneler” isimli eseri işte bu okulu ve yok edilen nesilleri anlatıyor.

            Düşünün Tarikat şeyhinin kızı rahibe olarak mezun oluyor bu mektepten.

            Her şeyi ile insanı insaniyet adına insanlıktan çıkarıyor, dönüştürüyor, mankurtlaştırıyor ve her değerine yabancılaştırıyor.

            Dün olduğu gibi fetö okulları da bunu yapıyordu.

            “Pervaneler”  ateşe koşan ve yanan, değişen nesilleri anlatıyor.     İlk sayfalarda kişiyi kendine yabancılaştırmak için “maksat” (s.19) ortaya konuluyor.

            Amaç eğlence ile kişiyi kişiliksiz hale dönüştürmek.

“Meselenin esası: Eğlence!... Bu Amerikan mektebine girenler artık aileleri, muhitleri ve memleketleri için yabancı oluyorlar. (s.19)” diyerek Leman denilen kahramanın vaziyeti ortaya konuluyor ve yabancılaşma “ o mektebe gidenlerin hepsi ahlâkına ve mektepte geçirdiği müddete göre bir dönüşüme uğruyor; fakat çocukluktan itibaren orada büyüyenler herhâlde Türklük’ten sıyrılıyorlar ve Amerika mukallidi oluyorlar” biçiminde anlatılıyor.

            Kendine yabancılaşanın akıbeti Tevfik Fikret’in oğlu gibi oluyor. İlim ve fen öğrenmek için Amerika’ya giden Haluk papaz olarak ölüyor.

            “Pervaneler” kitabında bu durum çok net ortaya konuluyor. Muhit ilim yerine yaban”cılaşmayı ikame etmeye çalışıyor,

"Pervaneler”de ecnebi ile yaşayanların ecnebileştiği anlatılıyor genişçe. (s. 31-38).

Zaten muhitin adı “Bizans Koleji”dir

Gaye bizden olmayan kişiler, Keriman Halisler yetiştirmek olunca muhit ona göre şekillendirilmiş.

İçinde kilisesi olan ve gayrı Müslimlerin olduğu çevre.

 Müslümanların dinlerine yabancılaştırıldığı içinde Amerikan çocuklarının bulunmadığı ve Amerikan ibadetinin öğretildiği (s.45) muhit, çevre.

Kolej adeta bir “insan Fabrikası”dır.

Az ücret veya ücretsiz bir şekilde insanı İslam’dan uzaklaştıran bir fabrika.

Yabancı finansörleri olan yabancılaştırma fabrikası.

Eğlencesiyle, kış müsamereleriyle, yaz gezileriyle kamp hayatıyla her şeyi ile cazip.

Öğrenecekleri şey İngilizce, Amerikan edebiyatı ve eğlenceleri.

“Program” budur.

Ve amaç, yabancılaştırma bu programla hâsıl oluyor.

“Amerika hayranlığı, hayali, yaşayışı ve köleliği”

Artık din yok, İslam yok, “serbestliğe âşık, maddi kuvvete âşık, artık hiçbir milliyet mukayyet olmayan, bütün bağları koparan, muhitlerini yüksekten, soğuk bir hafifsemeyle seyreden, serbestliğin büyük vatanı Amerika’ya hayran, insan yapan Protestanlığa ibadet eden, serbest fikirli olan s48)” bir mahlûk var ortada.

“Pervaneler” bu dramı anlatıyor.

Türk ve Müslüman olarak girenin, Türk ve Müslüman olarak çıkmadığı bir muhiti ve dramı anlatıyor.

Değişime uğramayı artık ben o değilim diyenleri anlatıyor.

Maalesef değişim, inhitat ve yıkım çok büyük. Devam ediyor, ettiriliyor okullarımız ve müfredatımızla.

Maalesef mağlup olduk.

Kitaptaki ifadeyle Amerika bizi mağlup etti.

Emperyalistler bizi mağlup etti zihnimizi ve çocuklarımızı çaldı.

Müfredatlarıyla bütün okullarımızı çaldı.

Bir Haluk ve Keriman değil milyonlarca Haluk ve Keriman’ımız var artık. Kaybolan sadece bireyler değil, nesillerdir.

Kendi ellerimizle ve imkânlarımızla Haluk’ların ve Keriman’ların yetiştirilmesine zemin hazırlıyoruz.

Milyonlarca Müslüman Türk çocuğu kendine kendi değerlerine yabancılaştırılmış.

“Pervaneler” gibi kitaplar okullarımızdan kovulmuş, unutturulmuş, müfredatımız ile bize yabancılar devri başlatılmış.

Adeta bütün okullarımız Bizans kolejine dönüştürülmüştür.

Hasılı kelam.

Gerçekten “Salih ve Kamil İnsan” yetiştirmek istiyorsak kendi zeminimize dönmek mecburiyetindeyiz. Amacımızla, müfredatımızla ve muhitimizle.

Dolayısıyla bizi yok eden zemini anlamak için “Pervaneler” gibi eserler müfredatta yer almalıdır diyorum.

Eğitimin yöneticileri böyle bir karar alırlar mı?

Zannetmiyorum.

Zaten kitaptan haberleri olmadığı gibi zemini düzeltme niyetleri de yok diye düşünüyorum.

1924 yılında yayınlanmış eseri kaç öğretmen ve öğrencimiz biliyor,

Okuyan ve ibret alan var mı?

Maalesef maarif camiası dediğimiz camia bile habersiz veya kasıtlı olarak habersiz bırakılmış.

Bu yazıyı okuyanlar “Pervaneler”i okurlar mı?

Zannetmem.

İlim adamı zannedilenlerin okumama ile övündükleri bir ortamda kitabın okunmasını beklemek beyhudedir.

Sadece tebliğ görevimi yapıyorum.

Selam ve Sabırla…