Yaşadığımız coğrafya ve tabii ki Midyat; bilim, kültür ve sanat kavramları göz ardı edilmeden düşünülmelidir. Bilim, kültür ve sanat olmadan Anadolu’nun ve Midyat’ın anlam kazanamayacağı gerçeği, yediden yetmişe idrak edilmediği sürece sonuç her daim hüsran olacaktır.

Lise çağına gelmiş bir birey ilköğretim yıllarını, üniversite döneminde lise yıllarını, meslek yaşamında ve yaşı ilerledikçe de geçmişte yaşadığı tüm olayları çevresine özlemle anlatır. Bu anlatımlara bazen bir fotoğraf, ses kaydı ya da video gibi çeşitli araçlar eşlik eder. Birçoğumuz benzer durumları yaşadık, yaşıyoruz, yaşayacağız ve bu durum, gelecek nesiller için de geçerli olacak. Şöyle düşünelim: İnsanların, seksen yıl öncesine ait bir fotoğrafın arka planında duran tarihî yapının tüm özelliklerini muhafaza ederek çağımızda da ayakta kalmış olduğundan bahsettiklerini ve o fotoğrafa dair anılarını torunlarına, yeğenlerine veya mahallede yaşayan çocuklara, fotoğrafın çekildiği yerde anlattıklarını…

Tüm bu anlatılanları zihnimizde canlandırırken bile mutlu oluyor ve heyecanlanıyoruz, değil mi? Öyleyse bu güzel olayı tecrübe edebilmemiz için herkesin, doğduğu ve yaşadığı kentin geçmişine sıkı sıkıya bağlı kalması, kültürel değerlerine koşulsuz şartsız sahip çıkması ve koruması elzemdir.

Mesela, çeşitli nedenlerle tahrip olmuş tarihî bir yapıya öylece bakmak ya da geçmişte o yapının içerisinde yaşamış insanları tanıyor olmak tek başına yeterli değildir. Yapıyı anlayabilmek için çağımızdan sıyrılıp bir nevi zamanda yolculuk yapmak gerekir. Bu yolculuğun nasıl yapılması gerektiği anlatılamaz, tek bir satırda da yazmaz. Ancak kişi daha çok okuyarak, aynı anda geçmişe de dokunarak kendi içindeki tarih şuurunu ortaya çıkarabilir ve yarım kalmış hikâyeler, bu şuur ile tamamlanabilir.

Somut veya somut olmayan kültürel miraslarımız, bizlere geçmişi bir ayna gibi yansıtmaktadır. Somut kültürel miras olan tarihî bir kervansaray, yapım tekniği ve o zamanın koşulları ile ilgili bizlere fikir verirken somut olmayan kültürel miras sayılan hikâyeler veya atasözleri gibi anlatımlar günümüzde de geçerliliğini korumakta ve tarihin tekerrürden ibaret olduğu gerçeğini yansıtmaktadır.

Midyat, Midyat’ta yaşamını sürdüren insanların veya bir şekilde yolu Midyat’tan geçenlerin nasıl bir coğrafyada yaşadıklarının ya da vakit geçirdiklerinin farkında olmaları, bu farkındalığı gelecek nesillere aktarmaları ve tüm bunların sonucunda da bilinçlenen bir toplum sayesinde binlerce sene daha ayakta kalmayı başaracak ve Bereketli Hilâl’in parlayan yıldızı olmaya devam edecektir.

       Sağlıcakla kalın.