Doktor Nihat ÖZKAN- 5 ve SON

Hayatın içinde olup yaşamı irdelemek sadece okumak ve yazmakla olmuyor.

Nihat Özkan gibi sıra dışı insanları tanımıyorsanız öğrendikleriniz havada kalır.

Günler, aylar, yıllar inanılmaz bir hızla birbirini takip ediyor. Saatin akrebiyle yelkovanını yavaşlatma gücümüz yok.

Evet, “Hayat ışık hızında akıyor. Hayatın akışında çok şeyin peşinde koşuyoruz. Bu hızlı devinim sırasında, bugün yanımızda olanlar yarın birden bire ortadan kaybolabiliyorlar.

Hayatı tanımlamak, yaşam süreçlerini en doğru, en kısa, en basit anlamda yorumlamak için yol nedir diye bir soru sorsam birçok insanın bu soruya ne cevap vereceğini bilmiyorum ama benim bu konuda tek cevabım ve metodum şudur;

İnsanları tanımak.

İnsanları tanımak, anlamak çok zordur. Bazen en yakınımızdaki insanları bile anlamakta çok zorlanırız.

İnsanları anlamak, tanımak zordur ama ondan daha zoru ise tanıdığınız insanları anlatmak ve onların kişilik özelliklerini yazmaktır.

Mademki yalan, fani ve sahte bir dünyada yaşayıp bir süre sonra bu gezegenden ayrılacağız o zaman bizi değişik yönleriyle etkileyen insanları bir yere not etmek beklide yapacağımız en doğru harekettir.

Hepimizin hayatında bazı özel insanlar vardır ve bir şekilde hayatımıza girmiş, iz bırakmıştır;

Güçlü kişiliklerin ilk kez karşılaştığı insanlara bile güven duygusu vermesinin altındaki neden sizce nedir? Neden bazı insanlar, hiç tanımadıkları bir çevreye girdiklerinde bile herkesin dikkatini çekerler?

Bu insanların kendilerine has, “özgül ağırlıkları” nereden kaynaklanır?

Bizler, ilk kez gördüğümüz insanlar hakkında karar verirken, onların kişilik olarak ne kadar güçlü olduklarına ve bu gücü nasıl kullanacaklarına (niyetlerine); ikinci olarak da bu insanlarda farklı olan yönlere bakarız.

Bu iki boyut, bizim insanlar hakkındaki yargımızı belirler.

Evet, farklı ve özel olan insanlar bizi etkiler. Bir insanın bilgi ve deneyim sonucu çektiği acılarla, çilelerle, insanlara yaptıkları hizmetlerle elde etmiş olduğu beceri, bizde saygı uyandırır.

İnsan nasıl iz bırakır sorusuna yıllarca cevap aradım ve sanırım kendimce bir yol, yöntem buldum.

Evet, insan ancak HATIRALARLA İZ BIRAKABİLİR.

Bu nedenle Şu fani dünyada ve kısa Yaşamda “iz” bırakmak kolay bir iş değil.

Bizler kısır bir döngü içinde yaşarken “Ya İz bırakırız ya da öldükten sonra bir HİÇ ”

İz bırakmak…

Kalmak…

Zamanın tozları tarafından örtülmemek.

Yahut mümkün mertebe daha geç örtülmek

Pek az insan iz bırakmanın meşakkatine katlanmayı göze alır.

Bazı değerlerimiz insan olmak yerine iyi bir insan olarak adını gönüllere yazdırdı.

Bu makaleye göz atan okurlardan bazılarının aklına ‘Doktor Nihat Özkan hatasız, mükemmel bir insanımdır ki onu böylesine güzel cümlelerle övüyorsun’ sorusu gelebilir.

Bu soru haklı ve doğru bir sorudur.

Son yıllarda toplumsal algıda övgüye layık insanlardan söz ederken yalakalık mı yapıyor, abartıyor mu, diye alaya anılmaktan korkuyor, haklı övgülere layık, doğru insan bildiğimiz ve takdir ettiğimiz kişilikleri anlatmada çekingen davranıyoruz.

Elbette Nihat Özkan dostumuz bir melek değil bir kuldur. Bütün insanlar gibi onunda eksik yönleri, yaşam yanlışlıkları olmuştur.

Doktor Nihat Özkan Dosta birkaç kelam edip onunla alakalı duygularıma değil yazıma nokta koyayım.

Doktor Nihat Özkan; Biliniz ki bu fani yalan, geçici dünyada iz bırakmak hiç kolay bir iş değil.

Siz şu anda dahi başta Mardin olmak üzere ülke insanlarını tümünde olmasa dahi büyük bir bölümünde güzel izler, hoş anılar bırakmış durumdasınız. İnanıyorum ki bu çizginizden asla sapmayacaksınız çünkü insan ilkinde neyse sonunda da odur.

Bu bağlamda son sözüm şu;

Sizi niye bir makaleler dizisine konu ettim bilir misiniz?

Bilmezsiniz, nereden bileceksiniz ki.

O zaman söyleyeyim

ALLAH bağışlasın evlatlarınız var diye duydum.

On yıllarca sonra evlatlarınız Güneydoğunun üç ilinde Mardin Batman, Siirt illerindeki yerel gazetelere baktıklarında; babamız ne güzel insanmış ki tanımayanlar bile onu takdir etmiş deyip gururlansınlar.

İnşallah doğacak torunlarınız o gazetedeki fotoğrafınıza bakıp, ’Bizim Böyle Güzel Bir Dedemiz vardı’ diye sevinsinler

Dedim ya bu dünyada baki kalan kişinin ardında bıraktığı güzel isimlerdir.

Şimdi sana Askeri Üst düzey bir bürokrat, Bir doktor olarak hitap etmeyeyim

Yani zatına bir beşer olarak sesleneyim;

Bizim Güneydoğu Anadolu coğrafyasının örf, adet, gelenek ve klasik kültürünün dayattığı bazı ezberleri bozmak, maddi ve kariyer anlamında büyürken tevazu, yaşamdan keyif almayı unutmuş bazı insanlarımızın seni tam anlamıyla anlaması kolay değil.

Maddeleşmiş yaşam döngümüzde çıkarın, egoizmin, ruhları teslim aldığı bu yıllarda ve her türlü davranışın makam, mevki ve maddi güçle ölçümlendiği bu topraklarda sen, Doktor Nihat ÖZKAN toprağa dikilmiş fidan gibisin

Bu bağlamda Derviş  ruhlu Doktor Nihat Özkanlara selam olsun.

Sen çok yaşa Doktor Nihat Özkan. Sadece Mardin’in değil bölgemizin gülen yüzü olan sen, sevgini, neşeni asla kaybetme

Sen, adına, namına layık, onu hak eden güzel bir adamsın Doktor Nihat Özkan.

BİTTİ

Kaynak: http://www.batmanguncelgazetesi.com/author/sedat/
YORUM EKLE
YORUMLAR
Avukat Arabulucu Mehmet Veysi Seven
Avukat Arabulucu Mehmet Veysi Seven - 2 yıl Önce

Saygılarımı sunarım.
Bu yazı dizisini gördüğümde aklıma düşen ilk fikir şu oldu; “Bu yazı dizisi Nihat abimi anlatabilecek mi? Pek sanmıyorum” diye düşündüm.
Çocukluğumdan beri ismini duyduğum, rahmetli babasını, kardeşlerini bildiğim Nihat Özkan’ın, bir çok akrabama iyiliği dokunmuştu. Sağda solda anlatırlardı. Ankara Hukuk’ta okumaya başladığım 1990’lı yıllarda, muayenehanesine çat kapı gittim. 18 yaşında ilk defa büyük şehir görmüş biri olarak, çalışma hayatındaki usul ve kaidelerden haberim yoktu. Nihat Özkan’ı ilk defa görüyordum, O’da beni ilk defa görüyordu. Benimle ilgilendi, bana zaman harcadı. Halbu ki; randevu almamıştım. Randevu almanın mantığını bilmezdim. Şimdi ise, randevu almadan çat kapı ofisime girenlere kızarım. Fakat O anda, aklıma Nihat abimin muayenehanesine çat kapı girişim ve benimle ilgilenişi gelir, kızdığım için utanırım.
Sonraki yıllarda daha yakından tanıdım, insanlara olan fedakâr tavırları hiç değişmiyordu, hiç şikayet ettiğini duymadım. Zaman içinde hayranlığım arttı. Kuran-ı Kerim’de "Ahsen-i takvîm" ifadesinde geçen insan, Nihat Özkan olmalıydı, diye düşündüğüm çok olmuştur.
Bu sebeplerle, Nihat abimi anlatacak olan yazı dizisini kuşkuyla okumaya başladım.
Sedat Eriş beyefendinin yazısı çok güzeldi. Türkçeyi bu kadar güzel kullanan az kişiden biri olsa gerek. Su gibi akıcı bir yazım tekniği vardı. Nihat abimi çok güzel anlattı. Şaşırdığım husus şu oldu, Nihat abimle çok haşır neşir olmadığı halde, yıllardır gözlemliyormuş gibi anlattı. Muhtemelen Sedat beyin gözlem yeteneği çok gelişmiştir. Aksi halde, otuz yılda bir kaç defa gördüğünüz bir insanı bu şekilde çözümleyebilmek mümkün değildir.
Muhteşem bir anlatım. Ama yine de Nihat abim bu anlatımlardan daha muhteşemdir diyorum.
Kalın sağlıcakla.
Av. Mehmet Veysi Seven.