Klinikteki Sohbet o kadar tatlı ve nefis geçiyordu ki zamanın farkına varmamıştım. Sessizliği Doktor Nihat’ın’ hadi yemeğe gidiyoruz’ demesi ve arkasından cep telefonundan lokantada ayırdığı yerin fotoğrafını göstererek tercihimizi sorması onun incelik ve zarafetinin yansımasıydı.

Klinikten dışarı çıktık.

Gideceğimiz yer Doktor Nihat Özkan’ın bürosunun biraz aşağısındaydı.

Ankara’yı pek bilmeyenleri kısaca bilgilendireyim: Doktor Nihat Beyin kliniğinin olduğu yer olan Gaziosmanpaşa, Başkentin en lüks semtlerinden biri belki de birincisiydi.

Yabancı ülkelerin elçiliklerinin yoğun olduğu bu bölge hem lüks restoran, Caferlerin merkezi hem yabancı kökenli insanlarının uğrak yeriydi. Korona virüs salgını önceki onlarca yıllarda Ankara’nın en ışıltılı, en görkemli gece hayatları bu semtte yaşanırdı.

Özellikle Gaziosmanpaşa’daki konutların mimarisi harika olduğu için, bütün milyarder iş adamlarının görkemli ofisleri bu semti adeta parsellemişti.

İki katlı çok güzel Balık Lokantasından içeri girdiğimizde kapıda genç hostes kızın Doktor Nihat Beye olan saygısı, ilgisi hemen dikkatimi çekmişti.

Garsonlar eşliğinde Doktor Nihat’ın bizim için ayırttığı özel kişilere rezerv edilen odaya geçtik. Garsonlar Doktor Nihat’ın çevresinde adeta pervane olmuşlardı.

Belli ki Doktor Nihat bu lokantanın en değerli ve saygın müşterisiydi. Ara soğuklar ve sıcak yemek siparişi verildikten sonra klinikteki nefis sohbetimize kaldığımız yerden başladık. Bu arada Doktor Nihat Özkan’ın anlattığı meslek hayatındaki ilginç olaylar yüzlerimizde gülümsemeler meydana getiriyordu.

Doktor Nihat çok hoşsohbet bir insandı ve adeta Türkiye’nin, Güneydoğunun ve çok sevdiği Mardin’in  e-marını, röntgenini çeken görüşleri zevkle dinliyorduk.

Bu arada Malik Arkadaşın Doktor Nihat’ın güçlü hekimliğini anlatan olayına karşı benim, ya tersi olsaydı dememle birlikte odada bir kahkaha tufanı koptu. Mehmet Çelik dostum gazeteciliğin getirdiği refleksle konuşmaların arasına kattığı spot cümleleri ile sohbetin seviyesini çok üstlere çıkarıyordu.

Bu arada gelen yemeklerin enfes tadı ve balığın muhteşemliği sohbetin lezzetiyle adeta damakları çatlatıyordu. Sanırım sohbetin ortalarında Doktor Nihat’ın anlattığı bir anekdot benim uzun yıllar aklımdan çıkmayacak

Doktor Nihat Şöyle başlamıştı söze;

Kızım geçen gün çok ilginç bir şey söyledi. Baba, insanlar alışveriş merkezlerinden çıkarken BİR ELLERİNDEKİ KASADAN ALDIKLARI FİŞE BİR ELLERİNDEKİ TORBAYA BAKIYOR.

Kızımızın Muhteşem bir anlatımı vardı. Ülkenin içinde yaşadığı ekonomik krizi, insanların alım gücünün bu denli azaldığı durumu bundan daha muhteşem hiçbir söylem anlatamazdı. Yüzünü görmediğim bu genç kızın söylemi beni çok etkilemişti.

İtiraf edeyim bu güzel kızımızın dediği gibi bende ara ara market çıkışında elimdeki kasa fişine birde içinde torbaya baktığım çok olmuştu, o anda tebessümüm Gülümsemeye dönmüştü Tam babasının kızı dedim.

Bu kadar dikkatli bir gözlem yapan kızımız gibi gençler bu ülkenin en büyük umudu, en büyük geleceği. İyi ki böyle gençlerimiz var dedim zihin dünyamda.

Kızımız gibi bu coğrafyanın pırıltılı gençleri her türlü umutsuzluğun, karamsarlığın önündeki çelik bariyer.

Sohbet ilerleyince dikkatimi çeken başka bir olay Doktor Nihat’ın dilinden döküldü. Askerlik dönemindeki türbana karşı o yıllarda yapılan sosyal, siyasal baskıyı anlatırken Muhterem eşinin dindarlığını söyleyince o anda işte tam bu dedim.

Güçlü her erkeğin arkasında görünmez bir kuvvet olan değerli bir kadın vardır. Özkan ailesi hem Batı hem Doğu kültürünü iyi özümsemiş, Çağdaş, modern bir aile ama aynı zamanda kültürümüzün yapı taşı olan gelenek ve göreneklerine bağlıydılar.

Aklıma bir söz takıldı. Evlatları iyi ki Nihat Özkan gibi bir babamız var, Muhterem eşi böylesi Mert, Yiğit ve Dürüst bir eşe sahip olduğu için Kıvanç duydum demeli.

Arabamla eve döndüğümde kendi kendime Cenabı ALLAH Güzel ÖZKAN ailesini kem gözden, kazadan, beladan korusun. Böyle aileler var oldukça Toplum olarak BU COĞRAFYADA BİZ, BİZ OLMAYA DEVAM EDERİZ.

Güneydoğu coğrafyasının yetiştirdiği nadide insan olan Nihat ÖZKAN’ Beyin benim zihin ve ruh dünyama bıraktığı izdüşümleri ise yarın yazmaya devam edeceğim.

DEVAM EDECEK..