Bütün İnsanların Bilinç Gelişimine Katkıda Bulunabilmek

Bilincini geliştirmek isteyen kimse, insanlara yargılama penceresinden değil, takdir etme penceresinden bakmalıdır. Bütün insanlardaki güzelliğe yoğunlaşmalı. Böyle iyimser bir bakış, diğer insanları da etkiler. Bir kişi olarak tüm insanlığın gelişimi üzerinde bir etkimiz vardır.

Bu konuda yapılan araştırmalar yapan Dr. David Hawkins "Güç Kuvvete Karşı" kitabında diyor ki, “İç içe geçmiş bu evrende özel hayatımızda kaydettiğimiz her gelişme, geniş anlamda, dünyadaki herkes için bir gelişmedir. Hepimiz insanoğlunun ortak bilinç düzeyinde yüzeriz, o kadar ki, bu bilince yapılan her katkı bize geri döner. Hepimiz hayatın tadını çıkarmak adına gösterdiğimiz çaba sayesinde ortak neşemize katkıda bulunuruz. Benim için iyi olan şeyin sizin için de iyi olduğu bilimsel bir gerçektir." (Dyer, s. 134-136)

Hawkins söz konusu kitabında şu çarpıcı bulguları gözler önüne seriyor:

"Hayata iyimser bakan ve iyimser enerji yayan, başkalarını yargılamayan bir insan, düşük seviyede enerjiye sahip 90 bin insanın olumsuzluğunu tek başına dengelemektedir.”

"Sevgi dolu bir hayatı olan ve saf enerji yayan, hayata saygı gösteren bir insan, kendini zayıflatan, düşük seviyede enerjiye sahip 750 bin insanın olumsuzluğunu tek başına dengelemektedir."

"Aydınlık, mutluluk ve sonsuz huzur içinde yaşayan ve bu tarz enerji yayan bir insan, kendilerini zayıflatan, düşük seviyede enerjiye sahip 10 milyon insanın olumsuzluğunu tek başına dengelemektedir. Günümüzde bu niteliklere sahip 22 bilge kişi halen hayattadır."

"Faziletli, beden öncesi ruha sahip, ikilik prensibine değil, bir olmaya inanan ve bu tarz enerji yayan bir insan, kendilerini zayıflatan, düşük seviyede enerjiye sahip 70 milyon insanın olumsuzluğunu tek başına dengelemektedir. Günümüzde bu niteliklere sahip 10 bilge kişi halen hayattadır.”

Bu araştırmaya göre, yüksek enerjiye sahip insanlar, düşük enerjiye sahip insanların olumsuz etkisini dengeleyen ve sürekli mutluluğu yaşayan kimselerdir. Ancak insanlığın % 87’lik bölümünün kendilerini zayıflatan düşük frekansta bulunması sebebiyle söz konusu durum bire bir anlamda gerçekleşemiyor. Düşük enerjiye sahip insanlar doğruyu yanlıştan zor ayırt ediyor.

Biz de kendi hayatımızda karşılaştığımız olumsuz insan davranışlarını dengeleyen bir bütünün parçası olabiliriz. Kendi hayatımızdaki şefkat ve sevgi içinde yaşayarak, kabul etme ve güzellik eğilimlerimizi yükselterek bu dünyada herhangi bir yerde utanç, öfke, nefret, üzüntü gibi düşük enerji seviyesinde yaşayan 90 bin kişinin olumsuzluğunu dengelemiş oluruz. Çünkü yüksek enerjiye sahip insanlar, düşük enerjiye sahip insanların olumsuz etkisini dengeler. İnsanları etkileme yolu gönül bağlantısı kurmaktan geçer. Gönül bağlantısı kurabilmek için öncelikle kendimizi o işe adamamız gerekir.

Goethe'nin ifade ettiği gibi, “İnsan kendini bir işe adadığı andan itibaren Tanrı'nın inayeti (iyiliği, lütfu) de harekete geçer." Yeter ki o işe kendimizi adayalım...

Tarihin belli dönemlerinde yüksek bilinçle yaşamış pek çok insan tüm insanlığın bilinç gelişiminin yükselmesine katkıda bulunmuştur. Örneğin; Mevlânâ, Yunus Emre, Buda, Krişnamurti, Dalai Lama ve daha pek çok insan, düşüncelerini egodan Ruh'a kaydırmış, davalarına gönülden inanmış ve insanları güçlü bir şekilde etkilemişlerdir.

Dr. Zülfikar Özkan

Beynin Mutluluğa Ayarlanması, S. 282-283 (alıntıdır)