Sabahın ilk ışıklarıyla başlayan ve gecenin bir yarısı sona eren koşuşturmalar, bitkjn ve tükenen yürekler... Sessiz Çığlıklara dönüşen yaşamlar...

Sessiz Çığlıklara Dönüşen Yaşamlar!...

Sabahın ilk ışıklarıyla başlayıp gecenin bir yarısı sona eren koşuşturmalar...

Baş döndüren bir trafik...

Robottan farksız bir yaşamın ortasında sarsılan hayatlar...

Birbirine duyarsız ve cansız gözlerle bakan silüetler...

Kalabalıklar içinde yalnızlıklar...

Duygularını yitirmiş yaşamlar...

Bir ritüele dönüşmüş, mecburi ziyaretler...

Yapmacık...

Bayat...

Banal...

Kurallar ve zorunluluklar içinde katlanılan yaşamlar...

Kargaşa...

Gürültü...

Mücadele...

İhmal edilen yaşamlar...

Ve sarsak adımlarla zamanı hiç eden hayatlar...

Heyecanı yitirilmiş...

Donuk bakışlar...

Kaçışlar...

Kaygılar...

Yorgun, bitkin, tükenmiş yaşamlar...

Nefes nefese...

Kaçırılan..

Geç kalınan...

Eğreti...

Asık suratlı...

Somurtkan...

Sağır ve lâl...

Ve yüz üstü bırakılmış..

Terkedilmiş...

İç dünyalar...

Yalnızlığa gömülmüş yürekler...

Yeşile sırtını dönmüş...

Maviliklere uzak...

Kuşlara yabancı...

Yağmura öfkeli...

Gergin ve soğuk hayatlar...

Bana dön..

Beni dinle..

Beni gör..

diye haykıran yürekler...

Sessiz Çığlıklara dönüşen yaşamlar!...

Ahmet Timur