Miroğlu’ndan Teşekkür Mektubu

Miroğlu’ndan Mardin Halkına Ve Tüm Dostlarına Teşekkür Mektubu

AK Parti Mardin Milletvekili Orhan Miroğlu, 15 gün önce tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybeden oğlu Zerdeşt Miroğlu’nun taziyesinde kendisini ve ailesini yalnız bırakmayan Mardin halkına ve taziyeye katılan tüm dostlarına yayımladığı mektup ile teşekkür etti.

AK Parti Mardin Milletvekili Orhan Miroğlu, Ankara’da 15 gün önce tedavi gördüğü hastanede 25 yaşında hayata gözlerini yuman oğlu Zerdeşt Miroğlu’nun taziyesinde kendisini ve ailesini yalnız bırakmayarak acılarına ortak olan başta Mardin halkı olmak üzere Türkiye’nin dört yanından Midyat ilçesine bağlı Gelinkaya ve Ankara’daki taziyelerine katılan misafilere, Başbakan Binali Yıldırım’a, Bakanlar Süleyman Soylu, Hakan Çavuşoğlu'na, Grup Başkan vekili Mehmet Muş'a, AK Parti Mardin Milletvekili Ceyda Bölünmez Çankarı'ya taziyelerini telefonla iletten Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a, Bakanlara, Milletvekillerine, Siyasi parti Genel başkanlarına ve tüm dostlarına yayımladığı mektup ile teşekkür etti.

Miroğlu, yayımladığı teşekkür mektubunda şu satırlara yer verdi: “Oğlum Zerdeşt Miroğlu'nu onbeş gün önce bugün son yolculuğuna uğurladık. Bu vesile ile kısa da olsa geride bıraktığımız ve artık Zerdeşt'in aramızda olmadığı  taziye günlerindeki o müthiş, o hayranlık ve gurur verici kadirşinas halkıma kelimelerle seslenmenin ve minnettarlığımı ilan etmenin çok gerekli olduğuna inandım. Bu satırlar bu inancın sonucu olarak yazıldı. Yüreğimizin içinden kopan bir kaç cümleyle mensubu olmaktan, onun dilini, örfünü ve inancını paylaşmaktan gurur duyduğumuz saygıdeğer bir halkın bize bu zor ve meşakkatli zamanlarda ne htirdiğini yazıya dökmenin, herhangi bir gazeteye tam sayfa teşekkür ilanı vermekten daha iyi olacağını düşündüm. Bu düşüncemi sevgili Canan ve sevgili Hiwa'nın da paylaştığını söylemek isterim. Değerli Mardin halkım, iki hafta boyunca Mardin'de ve Ankara'da bizleri hiç yalnız bırakmadı, acı ve yasımızı paylaştı, bizlerle beraber gözyaşı döktü. Zerdeşt'in taziye günlerinde ağırlamaktan onur duyduğumuz dostlarımız, kardeşlerimiz, yıllardır özlemini çektiğimiz toplumsal kaynaşma, birlik ve beraberlik içinde acıya ve yasa ortak olma geleneğini yeniden yaşattılar.  Zerdeşt yalnızlığı hiç sevmez, insan kalabalıklarının içinde olmaktan mutlu olurdu. O melek oldu ve aramızdan ayrıldığında onu çok seven kuzeni küçük Baran'ın ifadesiyle gökyüzüne yerleşti. Bizi oradan görmeye ve onun için fatiha okuyan, dua eden insanları seyretmeye devam etti. Bu mutluluğu oğluma yeniden yaşatan herkese minnettarım. Böyle bir halkın mensubu olduğumuz için bir kez daha gurur duydum.  Zerdeşt yaşarken bir şekilde karşılaştığı ve beraber olduğu ondan yaşça küçük, büyük  herkesin gönlünde taht kurmuş bir çocuktu. Ömrü kısa oldu, ama bu kısa ömre kimselere kolay kolay nasip olmayacak çok büyük mutluluklar sığdırdı. Hayatta kalmak  ve onu seven herkes için büyük bir mücadele  verdi. Tedavi gördüğü o hastane odalarında , büyük fikirler, davalar uğruna hayatını feda eden kahramanlar gibi direndi. Ölüme giderken bile, bizi üzmek istemedi. Hastanede koma halinde geçen son günlerini bizi, ölüme ve ayrılığa alıştırmaya ayırdı. Son gecesinde, gözleri kapalı, vücudu makinelere bağlı olsa da, kulağına taktığımız  kulaklıkla  sabah şafak sökünceye kadar dinlediğinden emin olduğumuz o çok sevdiği türküleri dinledi. Etek sarı sen etekten sarısın, Suzan Suzi, Melullenme Deli Gönül, Gez bir zaman gör nice olur ve diğerleri…”

“Ülkemle gurur duydum”

Yayımladığı teşekkür mektubunda Zero’muzu türkülerle uğurladık ebedi ve sonsuz cennetine ifadelerine yer veren Miroğu, “Çok sevildiğini biliyorduk, ama vefatının bütün Türkiye'de hissedildiğine tanık olmak, hayatın ve yüce Rabbimin bize bahşettiği bir hazine bir armağan gibiydi. Sayın Cumhurbaşkanımız taziye dileklerini ilk bildiren büyüğümüz oldu, Sayın Başbakanımız bunca yoğun mesaisinin ortasında Ankara'dan çıkıp Mardin'e geldi. Defin merasimine kıymetli bakanlarım Süleyman Soylu, Hakan Çavuşoğlu ve Mehdi Eker, Grup Başkan vekilimiz değerli kardeşim Mehmet Muş ve bizi hiç yalnız bırakmayan değerli vekilim Ceyda Bölünmez Çankırı ve değerli dostumuz Süleyman Bölünmez'le beraber katıldı. CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ve Grup Başkan Vekili Engin Altay, Zerdeşt'in vefat ettiği hastaneye lütfedip gelerek taziye dileklerini samimi duygularıyla beraber paylaştılar. MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'nin ve HDP Eşbaşkanı Sayın Pervin Buldan'ın telefon ederek taziye ve başsağlığı dileklerinde bulunması, bu güzel ülkenin acı ve yas söz konusu olduğunda nasıl da tek yürek haline geldiğini bir kez daha gösterdi.  Ülkemle gurur duydum ve bu ülkeye, bu ülkenin, fikri, inancı, dili farklı insanlarına karşı her zaman yüreğimde htiğim mesuliyet duygusunun arttığını ve bir evladın vefatından sonra bu mesuliyetin nasıl da bizi daha da güçlü kıldığını fark ettim. Zerdeşt, Miroğlu ailesine güzel bir miras bıraktı. Bu mirasa sadık kalarak yaşamak ve sonra vakti geldiğinde Zero'muzla buluşmak annesi ve benim yegane amacımız olacak. Mecliste beraber mesai yaptığım mensubu olduğum partinin Milletvekilleri ile diğer partilerden milletvekillerimize, bakanlarımıza, meclis çalışanlarına, Zerdeşt'i gerektiğinde kucakta taşıyan koruma abi ve amcalarına minnettarım... Zerdeşt'i her defasında türkülerle karşılayan ve ona meclis lokantasında kendi elleriyle yemek yediren, sözlerle değil gözleriyle, yürekleriyle konuşan Nezaket, Melahat ve Meryem halalarına çok şey borçluyum. Ulusal ve yerel medyamızın değerli mensuplarına, değerli yazar, gazeteci arkadaşlarıma,  dostlarıma gösterdikleri ilgi ve bir engelli gencin vefatını daha görünür kılmak için, bu acıya, bu yasa insanları davet edip ortak etmek adına yaptıkları haberler için şükran borçluyum. Türkiye'nin ortaklaştığı bir acının ve matemin sahibi olarak içimden geçen, Türkiye'nin hemen her şehrinden arayıp, aramakla kalmayıp İstanbul, İzmir, Adana, Bursa, Mersin, Elazığ  ve Mardin'e yakın komşu şehirlerden, Batman, Diyarbakır, Şırnak, Siirt, Van, Urfa ve daha ismini sayamadığım başka şehirlerden gelen dostları isim isim yazmayı çok isterdim, ama maalesef bu mümkün değil.  Bu acılı günümüzde onların desteğini hmemiz, nasiplerin en güzeliydi, en muhteşemiydi. Ve Zerdeşt'in Vali amcası Sayın Mustafa Yaman’ı, kıymetli eşi Gülseren hanımefendiyi, kadir kıymet bilir kızları Elif Yaman'ı, Özel Kalem Müdürü Cengiz Ergül’ü, Vali Yardımcılarımız Bahattin Çelik, Ayhan Yazgan ve Mehmet Uslu’yu, İl Jandarma Alay Komutanı Tuğgeneral Yusuf Kenan Topçu’yu, Tugay Komutanı Tuğgeneral Altan Er’i, Mardin İl Emniyet Müdürümüz Hasan Onar ve Eşini, Artuklu Kaymakamı Şakir Öner Öztürk, Midyat Kaymakamı Hüseyin Tekin, Dargeçit Kaymakamı Mehmet Yaşar Yeşiltaş, Derik Kaymakamı Hakan Kafkas, Kızıltepe Kaymakamı Ahmet Odabaş, Mazıdağı Kaymakamı Halit Benek, Nusaybin Kaymakamı Ergün Baysal, Ömerli Kaymakamı Erol Korkmaz, Yeşilli Kaymakamı Ömer Bilgin, Savur Kaymakamı İdris Koç ile Korucu kardeşlerimizi, Kurum Müdürlerimizi, Asker, Sivil Bürokrasimizi bu zor zamanda yanı başımızda görmek, hmek duyguların ne güzeliydi. Hiwa'nın  çocukluğundan beri arkadaşları olan; dolasıyla Zerdeşt'le büyüyen  Simge, Elzem ve Gökçe, Zerdeşt'in ardından gözyaşı döken kızlarımız oldular. MKYK üyem değerli kardeşim Zeynep Alkış ve değerli eşi Abdulkadir Alkış son üç ayda, Zerdeşt'in hastane süreçlerinde hep yanımızdaydı. Mardin'de Zerdeşt'i toprağa verdiğimiz gün de bizi hiç  yalnız bırakmadılar, müteşekkirim. Zerdeşt’in Doktor amcası Prf.Dr. Şervan Gökhan ve tedavi sürecinde başından ayrılmayan Prf.Dr. Zülküf Önal ve Dr.Göksel Varol Hocama, Değerli dostum Namık Sakık ve kıymetli eşi Esma Sakık’a, yılların ötesinden gelen dostluklarını esirgemeyen Bahattin Demircan ve Baki Mercan, Hüseyin Yıldız’a; Zerdeşt'e hep sevgi ve emek vermiş onu birkaç dakika mutlu etmek için samimiyet göstermiş Metin Alihansoy, Olcay ve Behiye Sekizkardeş, Tacettin Kantaş, Zeki Çiçek, Kızıltepe’den gelen dostlarım Kadri Kanioğlu, Kasım Ertaş, Gökhan Yıldız, Şehmus Özmen’e, Mustafa ve İbrahim Şimşek’e, yalnızlığımızı vefattan önce ve vefattan sonra paylaşan Süleyman Çelik, Yılmaz ve Hüsamettin Altındağ’a, Cengiz Demirkaya, Vejdi Kahraman, Mehmet Acu, Fesih Kip ve Mikail Çam'a, Zerdeşt’in kıymetli amcası Kürşat Kemal Timuroğlu’na, Ayşe Zeynep Ayyıldız’a, Nesime, Yağmur ve Yılmaz Boğa’ya, Bilal Güneş ve eşi Güler Güneş’e.  Bizi yalnız bırakmayan tüm akrabalarımıza teşekkür ve minnet borcum her zaman baki kalacak. İl Başkanım, değerli dostum Nihat Eri, İlçe Başkanlarım Murat Bayar, Melih Güneştan, Faruk Kılıç, Mehmet Latif Özel, Şahabettin Şafak, Süleyman Karahan, Mehmet Beşir Kılıç, Mehmet Zeki İpekşen, Zeki Yetiştiren, Sabahatin Kaya, Mehmet Beşir Kılıç ile Belediye Başkanlarımız Şehmus Nasıroğlu, Hayrettin Demir’e;  İl ve ilçe gençlik ve kadın kolları başkan ve mensuplarına, İl Müftümüz İsmail Çiçek’e, İlçe Müftülerimize, bölgemizin ileri gelen saygıdeğer din alimleri ve seydalarına, taziyemizde dua eden hocalarımıza, Süryani din adamları Saliba Özmen ve Samuel Aktaş’a, Mardin sivil toplum ve meslek kuruluşları temsilcilerine, fikirlerinden her zaman istifade ettiğim saygıdeğer kanaat önderlerine, muhtarlarımız ve aşiret önderlerine, sonsuz teşekkürlerimi takdim ediyorum. 

Ankara’da taziye dileklerini ileten Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Fahri Kasırga’ya, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği görevinde uzun zaman bulunan Kemal Nehrozoğlu’na, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Büyükelçi İbrahim Kalın’a, Cumhurbaşkanlığı Özel Kalem Müdürü Hasan Doğan’a, başta İbrahim Aysoy olmak üzere Marev Ankara yöneticilerine, SHP eski Genel Başkanı değerli siyasetçi Murat Karayalçın’a, dostum İlhan Kesici’ye ve bizi yalnız bırakmayan tüm dostlarımıza teşekkürlerimi sunuyorum.  Bir can, bir melek kendi acılarına son vermek istedi ve bir şafak vakti biterken bedenini ve ruhunu sessizliğe gömdü, hepimizin ama bilhassa annesi Canan hanımın yüreğinden kopan bir parça şimdi Midyat Gelinkaya'da atalarının yanında uyuyor. Bu ömrüme geldim, çok şey gördüm çok şey yaşadım, tecrübe ettim, tecrübeler edindim. Ama kendi payıma söylemek isterim ki, hiç kimse bana Zerdeşt kadar öğretici olmadı. Annesiyle ben sadece evladımızı değil, hayata ve insanoğlu denen varlığa dair bir çok şeyi, hiç bir öğretmenin öğretemeyeceği kadar, 26 yıl boyunca bize öğretip durmuş bir öğretmenimizi kaybettik. Bu kaybı ve bu kaybın sebep olduğu ayrılık özlemini unutmak için şimdi bana ve annesine kalan bir tek şey var; “Zerdeşt'in bir insan ve bir engelli olarak hayat hikayesini, önce Türkiye'yle hatta mümkün olursa bütün dünyayla paylaşmaktır.” Allahım bu amacımız için bize güç ve kuvvet ver ki, Sevgili Zerdeşt’imizi unutmayalım ve unutturmayalım…”

Mardin Arena/Mihdi Aydoğan