Gurbetçi Ziyaretçiler

Sosyolojik yaklaşımlarla bakıldığında yurtdışından anavatana yapılan ziyaretlerin faydaları çoktur.

Öncelikle insanın kendi öz toprağına yaptığı ziyaretler birer kültürel aktivite niteliğindedir. İnsanın insanlığını besleyen ve ruhunu temizleyen aktiviteler arasındadır. Dostluğu ve yakınlığı pekiştirmenin, etkileşimin, gelişimin, dönüşümün ve ekonomik kalkınmanın önemli etkenlerindedir.

Tohumun yetişebilmesi için nasıl verimli toprağa ihtiyaç duyuluyorsa, kültürel gelişim için de kararmamış, katılaşmamış yüreklere ve kültürel alışverişlere çok ihtiyaç vardır. Çünkü ruhun (veya yüreğin) temizliği ihmal edildiğinde, kalp kararır ve katılaşır. Katılaşmış yürek üzerine gelişim inşa etmek, kayaya tohum ekmeye çalışmak gibidir.

Almanya’da yaşayan Yezidi Piri Pir Amer coğrafyamızın önemli kanaat önderlerinden birisidir. Yezidi kardeşlerimizin önde gelen aktif temsilcilerindedir.

Dün tesadüf eseri, Midyat’ta karşılaştık. Hasbihal eyledik. Anıların gölgesinde hoş vakit geçirdik. Karşılıklı keyiflendik. Karşılıklı bilgilendik. Sağlıklı bir gelecek için ‘‘duvarlar yerine köprüler’’ şiarının önemini ve toplumsal çalışmalarda anlaşılmak için yakınlaşmanın gerekliliğini konuştuk. Samimiyet dolu bir farkındalıkla davrandığımızda bunun kalıcı meyveler verdiğini konuştuk o anki birlikteliğimizin tecrübesiyle.

Köprülerin altından çok su geçmiş olmasına rağmen, Yezidi Piri Sayın Pir Amer’in rahmetli babam Abuna Tuma Beğtaş’a olan dostluğunu/yakınlığını hissetmek, ruhani açıdan çok sevindiriciydi. Ruhani bakışta, ‘’sen ben’’ yok. ‘‘Biz’’ vardır. Rahmetli babamla yaşadığı anıları/bilgeliği anlattıkça, paylaştıkça, yüzünün güldüğünü ve mutlu olduğunu gördüm. Böylesi anlamlı, samimiyet kokan bir dostluğu yakından hissetmiş olmak, beni hem sevindirdi, hem düşüncelere sevk etti.

Evet, doğrudur. Hayat dostluklarla kaimdir. Rahmetli babamın bu kadim dostuyla yakınlaşmış olmaktan ve yürekten konuşan o kadirşinas kişiliğiyle sohbet etme ayrıcalığını yakalamış olmaktan büyük onur duydum. Kendisine ve temsil ettiği camiaya sağlık ve başırı dilekleriyle birlikte saygılarıumı sunuyorum.

Bu vesileyle, Hz. Mevlana’nın şu dizelerini hatırlatmak istiyorum. Diyor ki;

Körlük gözde kalsın,

Sağırlık kulakta,

Dermansızlık dizde kalsın,

Sükûnet dudakta.

Ama yürek sağırlaşmasın,

Körleşmesin, dermansız kalmasın ki;

Seni görsün,

Seni duysun,

Sana koşsun çatlarcasına.

Yürekte yaşanmazsa,

Göz görüneni neylesin?

Gönül hissetmezse,

Kulak duymuş neylesin?

Kalp sevmedikçe,

El dokunmuş neylesin?

Saygılarımla.

Yusuf Beğtaş