Bilindiği üzere toplumu oluşturan fertlerin davranışları, inançları ve yaşayışları birbirinden etkilenerek, görerek ve yaşayışa dönüştürerek gelişir. Ayette “Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve sadıklarla (doğrularla) beraber olun. Tevbe-119)  denilir.

Bireyi kuşatan çevre önemlidir ve çevrede gerçekleşen iyi veya kötü fiiller sâri (bulaşıcı)dir. Kötülüğün sirayeti kolay, iyiliğin sirayeti güçtür. Zira “nefis” kötülüğe meyletme özelliğine sahiptir. Nefs kötülüğü emreder, ortam cazipse kötülüğün bulaşıcılığı hızlanır.

Peki, kötülük nasıl normalleşiyor. Kötülüğün şu şekilde yaygınlaştığı ve normalleştiği ifade edilir. “Kötü şeyler nasıl normalleşiyor:

• Zemini oluşurken seyirci kalıyoruz

• Ucu bize dokunmuyorsa izliyoruz

• Bizden olanlar yapınca susuyoruz

• İşimize yarayınca destek veriyoruz

• İtiraz eden olursa yalnız bırakıyoruz

• Kendi kendine de düzelsin istiyoruz”

Bu ifadeler doğrudur. Özellikle sadıklardan oluşan çevrenin oluşması engelleniyor veya zorlaştırılıyorsa zeminin oluşması daha da kolaylaşır ve kötü fiiller “huy”a dönüşür. Bilindiği üzere “fiiller tekrar edile edile alışkanlıklara, alışkanlıklar tekrar edile edile huylara dönüşür”

Huylara dönüşen davranışlar ve eylemler toplumu habis ur misali yer bitirir, tüketir ve yıkıma sürükler.
Hz. Muhammed Mustafa s.a.v kötülüğün yaygınlaşmaması ve toplumun yıkılmaması için: “Kim bir kötülük görürse, onu eliyle değiştirsin. Şayet eliyle değiştirmeye gücü yetmezse, diliyle değiştirsin. Diliyle değiştirmeye de gücü yetmezse, kalbiyle düzeltme cihetine gitsin ki bu imanın en zayıf derecesidir.” (Müslim, Îmân 78.) diye bize tebliğde bulunarak yol gösterir.

Hz. Peygamber’in s.a.v döneminden itibaren uygulanan ve mümin Müslümanların birbirini uyardıkları ve birbirlerini düzelterek kötülüğün yaygınlaşmasını ve normalleşmesini engellemesi tatbikatı maalesef  “özgürlük” adı altında mevzuat düzenlemeleriyle ortadan kaldırılmıştır.

Bir yöneticinin öğrencilerine “vampirlerden” korunun, bir babanın çocuğuna kötü kişilerden, eylemlerden uzak dur demesi adeta suç haline dönüştürülmüş ve kötülüğün toplumda zemin bulmasına sebep olmuştur ve oluyor.

İslam sineden silinmeye çalışıldığından ve farzlardan biri olan “emr-i bil’maruf ve nehyi anil munker” emri ilahisi unutturulunca veya unutulunca toplumda kötülük kolayca normalleşir, cinnet hali oluşur, cinayet, tecavüz, fuhuş, tecavüz, şiddet, sömürü, haksız kazanç, ihtikar, istifçilik, karaborsa ve her türlü ahlaksızlık artar.

Esasında: “Emri bi’l-maruf, nehyi ani’l-münker” vazifesi varlığın yaratılış gayesine götüren bir yoldur. Peygamber Efendimizin gönderiliş gayesi ise tebliğdir. Tebliğin özü de, “emri bi’l-maruf, nehyi ani’l-münker”dir. İyiliği emredip kötülükten vazgeçirme, her Müslüman’ın yapması gerekli olan bir vazifedir. İyiliği emredip yaymak, kötülüğe karşı koyup onu engellemek, İslâm’ın Müslümanlara yüklediği en önemli görevlerden biridir. Hatta İslâm toplumunun en belirgin vasfı iyiliği emretmek, kötülükten alıkoymaktır, dense mübalağa edilmiş olmaz. Zira bizzat Allah Kur’an-ı Kerim’de Müslümanların bu özellikte bir toplum oluşturmasını onlardan istemekte ve şöyle buyurmaktadır: https://www.yeniakit.com.tr/yazarlar/yasar-degirmenci/unutulan-farz-emri-bil-maruf-nehyi-anil-munker-iyiligi-emretmek-kotulukten-men-etmek-2-2593.html

“Emri bi’l-maruf, nehyi ani’l-münker” ile ilgili ayetler fazladır ve gereği yapılmalıdır ki, kötülük toplumda zemin bulmasın ve normalleşmesin.

Tabii ki, bunun gerçekleşmesinin yolu ve yöntemi belli ve açıktır. O da “İslam’la İslamlaşma”dır.

Aksi takdirde “kâfir”ler ve “münafık”lar kendi değerlerini topluma şırınga ederek her türlü kötülüğün yaygınlaşmasına, yerleşmesine, cinayetlerin artmasına, şiddetin çoğalmasına zemin oluşturmaya devam ederler.

Bilindiği üzere günümüzde “Müslüman görünümlü” “kâfir” ve “münafık”lar ne zaman “iyi, maruf” olan bir şey gündeme getirilirse hemen feveran ederek milleti pasifleştirirler.

Artık Müslümanlar kâfir ve münafıklara “sizin dininiz size, bizim dinimiz bize” demeleri icab eder ki, toplumdaki kötülükler, cinayetler, şiddet ve ahlaksızlıklar azalsın. Bunun için unutulan ve unutturulan “Emri bi’l-maruf, nehyi ani’l-münker” farzı ihya edilmelidir ki, toplum İslam’la yeniden inşa edilsin.

Selam ve Sabırla…