Yaşayan Kültür Abidesi

ܣܦܝܼܩܘܼܬܐ ܡ̇ܢ ܠܐ ܡܶܬܡܰܠܝܳܐ ܐܠܐ ܒܡܰܠܝܘܼܬܐ. ܘܰܟܡܳܐ ܕܡܶܬܡܰܠܝܳܐ ܝܰܬܝܼܪ ܣܳܓܝܳܐ ܣܦܝܼܩܘܼܬܐ. ܒܰܕ ܠܰܝܬ ܡܰܠܝܘܼܬܐ (ܓܡܝܼܪܬܐ) ܕܠܰܝܬ ܒܗ̇ ܚܰܣܝܼܪܘܼܬܐ.

ܐܠܐ ܥܡ ܗܕܐ ܡܬܡܰܠܝܳܐ ܡܢܳܬܐ ܡܼܶܢ ܣܦܝܼܩܘܼܬܐ ܘܡܶܫܬܰܡܠܝܳܐ ܡܢܳܬܐ ܡܼܶܢ ܒܨܝܪܘܼܬܐ ܕܗܿܰܘ ܡܿܰܢ ܕܣܳܥܪ ܘܰܡܝܰܩܰܪ ܠܡܰܠܦ̈ܢܐ ܒܚܺܝܼܪ̈ܐ ܘܰܣܦܺܝܪ̈ܐ ܘܢܰܗܺܝܼܪ̈ܐ ܒܪܘܼܚܳܐ ܫܦܺܝܼܬܐ ܕܣܘܼܟܳܠܐ.

ܐܬܡܳܠܝ ܡܝܰܩܪܳܢܳܐܝܬ ܣܶܥܪܶܬ ܪܰܒܝܼ ܡܰܠܦܳܢܐ ܒܢܝܰܡܶܝܢ ܚܰܕܰܕ ܒܒܰܝܬܶܗ ܕܐܝܼܬܰܘܗܝ ܒܢܘܼܗܰܕܪܐ ܐܰܝܟܰܢܐ ܕܐܶܡܠܐ ܠܰܡܦܝܼܕܳܐ ܕܢܰܦܫܝ ܡܶܫܚܳܐ ܕܝܕܰܥܬܐ ܘܐܝܼܩܳܪܐ ܘܚܘܼܒܳܐ ܘܚܰܘܣܢܐ...!

Duhok (Nuhadra)’da yaşayan Malfono Bünyamin Haddad, Süryani kültürünün yaşayan önemli abidelerinden birisidir. Süryanice dilbilimsel konularda deryadır. Süryanice leksikograf (sözlükbilim) alanında duayen bir isimdir ve bu alanda birçok esere imza atmıştır. Çünkü o kendi alanına hâkim, üretken bir yazardır. Arapça ve Süryanice çok eserleri var. İki büyük ciltten oluşan GANATH LAME (Sözcüklerin Bahçesi) isminde Arapça-Süryanice hacimli leksikon/sözlük kitabı dışında, farklı konularda (dilbilimsel, edebiyat, şiir, sanat, hikaye, roman, folklor) Süryanice-Arapça 40 esere de imza atmıştır. Süryani kültürünü ilgilendiren farklı alanlarda 30-100 sayfa arasında değişen 30 adet (Süryanice-Arapça) araştırma-çalışması var.

92’lı yılına merdiven dayamış olsa da, hayal dünyası oldukça gelişkin ve zengin olan Rabi Bünyamin’in sanat, resim ve hat alanında da eserleri vardır. Kendi eliyle resmettiği 100 adet tablo ve kendi güzel hattıyla yazdığı Süryanice eserler bunun göstergesidir. Eserleri, Süryanice leksikografiden resim sanatına kadar geniş bir yelpazede, kültürel mirası canlı tutan bir abide olarak değerlendirilebilir.

‘‘Ninova’nın düşüşünden bu güne kadar rahat yüzü görmedik. Yazacağım, üreteceğim kalem elimden düşene kadar. Çünkü içsel boşluklardan kurtulmak için üretkenlik (veya iş uğraşı) insan için psiko-sosyla bir ihtiyaçtır. Başka türlü rahata kavuşmak zordur’’ diyor.

Bu yüzden sağlığı elverdiği ölçüde arı gibi hala durmadan yazmakta ve üretmektedir. Süryani halkının tarihsel geçmişi bağlamında ‘‘Biz Kimiz’’ isimli Arapça eseri en son yayınlanmış çalışmasıdır. Güncel tartışmalara ve sorulara cevap veren bir eserdir.

Bu değerli üstadımızı -dün- Duhok’taki evinde ziyaret ettim. Yarenlik ettik. Beraber düşünsel bir geziye çıktık. Çok keyif vericiydi. Faydalı oldu. Ancak belirtmeliyim ki, kıymetli üstadımızın deyimiyle, o düşünsel gezi esnasında yolun kenarında atılı Süryani kültürünün ‘‘yetim kavramları, yetim anlamlarıyla’’ karşılaştık. Bazıları, ya ölmüş, ya da ölümün pençesinde canhıraş imdat etmektedir. Can çekişmektedir. Yüreğim burkuldu. Ancak faniliği düşününce rahatladım. Zira insanın faniliği, doğurganlık döngüsü açısından gereklidir. Hatta olmazsa olmazdır. Yoksa her şey donuklaşırdı. Hayatın sürekliliği kısırlaşırdı. Fanilik, insanlığı ayakta tutar. Bu gerçeği sindiremeyenler, çamura saplanmış bir arabanın tekerleğine benzerler. Gaza ne kadar basarsa basınlar sadece patinaj yaparlar. Boşa çırpınıp durmakla kalmazlar, çaresizlik çukurunu da derinleştirirler.

Faniliği akılda tutanlar ise, iyiliği ve katma değeri çoğaltmanın önemini unutmayan kişilerdir. Çünkü iyilik özü itibarıyla ilahidir. Kaynağı bakımından sonsuzdur, eskimez, kaybolmaz, ölmez. İyi ve üretken insan da öyledir. Cismi ölse bile ismi ölmez. Silinmez mürekkeple yaşam defterine yazılır. O isim dünyada unutulsa da, iyilik/yaşam defterinde (ilahi hafızada) sonsuza dek saklanır. O hafıza öyle bir hafıza ki, ne unutur, ne de yanılır.

Bu düşünceler içinde değerli üstadımız/malfono Bünyamin ile günceli konuşurken, farklı bir hissiyata kapıldım. Tekrar anladım ki, merdivenin her zaman tırmanılacak bir basamağı daha var. Çünkü yaşam harekettir; yaşam değişimdir; yaşam büyümedir.

Kitapların kokusunu soluduğum hoş ve yalın bir ortamda merdivenin yeni bir basamağını tırmanmak isterken, şu bilgeliği hatırladım: ‘‘Sevgiyi bir yağ gibi devamlı kullan, çünkü her şeyi kolaylaştıran sevgidir. Sevgi daima yol bulur. Yüreğini aç ve sevginin özgürce akmasın izin ver.’’

Evet, menteşeleri yağladığımızda zorlanan kapılar daha rahat açılır. Ama yağın kalitesi çok önemlidir. O yağ, sevginin ve şefkatin, edebin, erdemin terkiplerinden olmalıdır. Böbürlenmeden, büyüklenmeden, kibirlenmeden ve de gururlanmadan bunu yapmalıyız/yapabilmeliyiz.

Kendimizi bilerek/tanıyarak, öz değerimizi keşfederek, kendimize ve insan onuruna değer vererek……

Yusuf Beğtaş