Adalet ve şefkatten yoksun bilgi, faydadan çok bencilliğe ve kurnazlığa hizmet eder.

Bilginin Pusulası: Adalet ve Şefkat

Bilgi, insanlığa bahşedilmiş en parlak meşaledir; onsuz, uygarlığın kökleri toprağa henüz dokunmamış bir fidan gibi güçsüz kalırdı. Ancak bu meşalenin yaydığı ışık kimi zaman yolumuzu aydınlatmak yerine elimizi yakabilir. Bilgi de böyledir; kendi başına ne iyi ne de kötüdür, yalnızca bir güçtür. Onu yücelten ya da yozlaştıran ise, onu taşıyan vicdanın yönüdür.

Adalet ve şefkatten yoksun bilgi, faydadan çok bencilliğe ve kurnazlığa hizmet eder.

Kadim Mezopotamya’nın bereketli topraklarından süzülen Süryani irfanı bize bilginin yalnızca zihinsel bir birikim olmadığını, aynı zamanda ruhsal bir sorumluluk taşıdığını öğretir. Bilginin gerçekten fayda üretebilmesi ve toplumu yükseltebilmesi, iki kadim sütun üzerine inşa edilmesine bağlıdır: Adalet ve Şefkat.

Işığın Gölgesi: Adalet

Adalet, bilginin nerede duracağını ve neye hizmet edeceğini belirleyen ilk felsefi sınırdır. Adaletten yoksun bilgi, toprağa düşmeyen yağmur gibidir; yalnızca sahibini besler, geri kalanları ise susuz bırakır.

Bir hekimin bilgisi hastayı kazanç kapısı olarak görmeye başladığında, bir mühendisin bilgisi yalnızca kişisel servet için kullanıldığında, filozofun bilgisi bilgiçlik taslayan bir kalkana dönüştüğünde; kamusal alana hizmet eden din adamı, idareci veya siyasetçi sadece kendi çıkarını düşündüğünde o bilgi, hakikatin bir parçası olmaktan çıkar. Çünkü bu bilgi artık ötekini amaç değil, araç olarak görmeye başlamıştır.

Adalet özgeciliği gerektirir. Bilgiyi yalnızca kendi konfor alanımızı genişletmek için kullanmak, bilginin ruhunu kirletir. Böylece bilgi yozlaşır; toplumun ortak değerlerine sırt çevirir ve kaçınılmaz olarak kurnazlığın hizmetkârı hâline gelir. Kurnazlık ise bilgiyi gerçeği gizlemek, avantaj sağlamak ve haksız üstünlük kurmak için kullanmaktan başka nedir ki? Oysa gerçek bilgi şeffaflığı ve dürüstlüğü talep eder.

Kalbin Enerjisi: Şefkat

Eğer adalet bilginin dikey ekseniyse, şefkat onun yatay ve kuşatıcı enerjisidir. Şefkat, kuru akıl yürütmenin denizine insan sıcaklığını katan ruhsal nefestir. Süryani düşüncesinde bilgi ile sevgi birbirine rakip değil, birbirini tamamlayan iki güçtür. Kalp, aklın ürettiği yasaları eyleme dönüştüren yürütme kuvvetidir; kalp soğuduğunda akıl bir tirana dönüşür.

Şefkat, bilgiyi bencilliğin dar ve boğucu kafesinden kurtarır. Bilgi en yüksek mertebesine erişse bile insan, şefkat sayesinde tevazu içinde kalır. Kendini üstün görmez; bilgisini tahakküm aracına dönüştürmez. Aksine, sahip olduğu kavrayışı çevresindeki acıyı dindirmek ve zorlukları hafifletmek için kullanır.

Şefkatsiz bilgi ise egosantrik bir hâl alır. “En iyisini ben bilirim” söylemiyle çevresine dayatmada bulunur. Bilginin verdiği güç bireyi kibre sürüklediğinde, o bilgi artık “iyi” değil, sadece “büyük” olma arzusuna hizmet eder. Büyük ama ruhen yoksullaşmış bir bilgi ise topluma fayda sunmak yerine bencilliğin duvarlarını sağlamlaştırır.

Bilginin İmtihanı

Bilgi hem aydınlık hem de karanlık yaratabilir. Onun faydası, onu taşıyan kişinin ahlaki iradesine bağlıdır. Bilgiyi adaletin terazisiyle dengeleyip şefkatin sıcaklığıyla harmanladığımızda bilgi gerçek anlamda fayda üretir. Aksi hâlde bilgelik arayışımız, kişisel çıkarın ve kurnazlığın gölgesinde kalmaya mahkûm bir gösterişe dönüşür.

Gerçek bilge, ne kadar çok şey bildiğiyle değil; bildiğini hangi erdemle yoğurduğuyla tanınır. Onu yücelten, bilgisinin hacmi değil; bilginin içindeki ışığı hangi niyetle ve hangi amaçla kullandığıdır. Çünkü bilgi, ancak adaletle dengelenip şefkatin sıcaklığıyla can bulduğunda insanın hem kendisine hem de dünyaya faydanın kapısını açar.

Zira bilgi, varoluşun hem ışığı hem de sınavıdır. Adaletin terazisinden geçmeyen ve şefkatin dokunuşuyla yumuşamayan bilgi yalnızca aklı büyütür; ruhu ise çoraklaştırır. Oysa bilgelik, aklın kurnazlığını aşarak, akılla yüreğin derin bir barışının meyvesi olarak yeşerir.

Yusuf Beğtaş

www.karyohliso.com