Modern dünyanın dünyevî bakışı çoğu zaman bu bireyleri ümitsizliğe iterken, İslami bakış açısı onları toplumun merkezine alır.
Dünya Engelliler Günü: Bediüzzaman’a Göre “Engelli” Değil, “Musibetzede”
Bugün, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü. Modern dünyanın “engelli” dediği bireyleri, Bediüzzaman Said Nursî “musibetzede” olarak tanımlar. Çünkü ona göre insanın dünyada karşılaştığı sıkıntılar, acziyetler ve engeller, yalnızca bireyin değil, toplumun da imtihanıdır.
Engellilik Allah’ın rahmetinin bir tecellisi ve ahirete hazırlık vesilesidir. Engellilik, görünen yönüyle bir eksiklik gibi dursa da, hakikatte insanı Rabbine yaklaştıran değerli bir imtihandır.
İnsanın aczini bilmesi, bunu bir dua vesilesi yaparak Allah’a yönelmesi önemlidir. Engelli bir insanın aczi, Rabbine yaklaşmasının bir şefaatçisi gibidir. Hastalık ve zorluklar, “duanın neticesinin uhrevî olduğuna” işaret eden bir ibadettir.
Engellilik sabır ve tevekkülle karşılandığında insana manevî yükseliş kazandırır. Sebeplerin geçersiz kaldığı yerde Yunus (a.s.) gibi Allah’a yönelmek, kişiyi derinden güçlendirir. Sabırla geçirilen her saat, bir gün ibadet kadar değer kazanabilir.
Engelli bireyler ve yakınları çoğu zaman şok, reddetme, acı, suçluluk, kızgınlık ve kabullenme gibi duygusal aşamalardan geçer. Bu nedenle özel bir teselliye ve psikolojik desteğe ihtiyaç duyarlar. Bediüzzaman’ın ifadesiyle: “Onlar bir nur ve teselli isterler. Musibetlerine karşı mükâfat isterler.”
Kâinatta hiçbir hadise hikmetsiz değildir. Engeller ve zaaflar, insanın kalbini olgunlaştırır, dünyaya fazla bağlanmasını engeller. Acz ve fakr, insanı “nihayetsiz kudrete bağlayan birer şefaatçi”dir.
Engellilik yalnız bireyin değil, toplumun da şefkat ve dayanışma duygularını artıran bir imtihandır. “Lillah için hastaya bakanın sevap kazanması” bu dayanışmanın manevî değerini gösterir. Modern dünyanın dünyevî bakışı ise çoğu zaman bu insanların kalbini kırar, ümitsizliğe iter.
Hastalıklara karşı en büyük teselli, Hz. Eyyüp kıssasıdır. Çünkü hastalık insanı Allah’a yaklaştırır, hayatı olgunlaştırır, Sabırla her saat, bir gün ibadet kadar değer kazanabilir.
Kur’an’ın tasviriyle gerçek engellilik; işittiği hâlde işitmeyen, gördüğü hâlde görmeyen, doğruya dönmeyen kimselerin manevi engelidir. Görünür engeller ise insanın kalbini olgunlaştıran, dünyaya fazla bağlanmasını engelleyen birer vesiledir.
Bediüzzaman’ın sıkça vurguladığı gibi, dünya hayatı fânidir ve buradaki zorluklar ahirette ebedî kazançlara dönüşebilir. Sabredip şükreden bir insan için engellilik, cennete açılan bir kapı hâline bile gelebilir. Hz Mevla’nın dediği gibi “Sopayla kilime vuranın maksadı kilimi dövmek değil, tozunu almaktır.”
“Musibetzedeler, toplumun vicdanını diri tutan sessiz kahramanlardır. Rabbimiz, engelleri bireyler için manevi yükseliş, toplum için şefkat ve dayanışma vesilesi kılsın. Sabırla yaşayanlara ebedî mükâfat ihsan etsin; toplumumuzu da merhametle olgunlaştırsın. Sabır, şükür ve tevekkül ile yaşamayı nasip etsin. Âmin.
